Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

M.A.C.

Bugün çok yoruldum, çok gezdim çünkü:) Sabah saat 10'da üniversitede sınav vardı. Sınav çıkışı Uğur'u beklerken İstinye Park'a gittim. Hem Uğur'a hem de kendime tişört bakmak için. Bir de pudram bitiyordu, ona da bakacaktım. Uğur geldikten sonra da önceki gün Grupanya'dan aldığım Turkuazoo biletlerini hemen kullanmak istediğimiz için taa Forum'a gittik bir de. Şimdi Turkuazoo kötü değil tabii ama Valencia'daki Avrupa'nın en büyük akvaryumunu görmüştüm, o yüzden de çok etkilenmedik. Ama gene de köpekbalıklarını görelim, değişik balıklar görelim, bir de keşke daha çok apramız olsa da dalsak derseniz güzel bir alternatif bence. Gelelim bugünün esas konusuna. M.A.C Uğur tarifkte tıkılıp kalınca ben de İstinye Park'ta uzun uzun takıldım. Clinique'nin almost powder pudrasının 02 numarasını kullanıyorum. Klasik Türk kızlarının zevkleri olan turuncu suratın aksine hem daha beyaz, hem de sanırım tabanı daha pembe tonlu ki, cildimi daha sağlıklı gösteriyo

Lalem çiçek açtı

Birincisi sarı açtı, ikincisi de galiba pembe ya da kırmızı olacak. Sümbüller de sarı ve pembe açtılar. Birincisi sarı açtı, ikincisi de galiba pembe ya da kırmızı olacak. sümbüller de sarı ve pembe açtılar.

Yoga Deneyimleri-III. Bölüm

Birkaç gündür yazmak istiyorum bu yazıyı, ama bloglar galiba gene yasaklandı, çok zorlandım kontrol paneline ulaşana kadar. Bir de işler yoğun, akşam da eve gelince posam çıkmış oluyor. Neyse. Esasında başlık şöyle olmalıydı: "Yoga Deneyimleri-III. Bölüm veya Kendimi Nasıl Sakatladım" Evet sevgili okuyucu, olacağı buydu zaten kendimi sakatladım sonunda. Öyleyse sıra ile başlayayım: Pazartesi günü tao vinyasa dersine katıldım. Tao vinyasa çok değişik bir dersti. Öncelikle son derecesakin başlayan, sonra ısınan bir ders. Üstelik temelleri Hint Yogası üzerine değil Uzak Doğu felsefesi üzerine. Teme lolarak üç akış uygulanıyor: Altın Tohum, Savaşçı ve Uçan Ejderha. Benim katıldığım derste sadece Uçan Ejderha akışını uyguladık. Ejderha akışı daha çok üst bedeni çalıştırıyor. Böyle bir uçup okyanusun diğer tarafına geçiyoruz, kanatlarımızı çırpıp, kuyruğumuzu havaya kaldırıyoruz. İnanılmaz bir deneyimdi, sanki gerçekten de bir ejderha gibiydim. Ama yakıp yıkan, kötü enerjili bir

Yoga Deneyimleri-II. Bölüm

Yoga deneyimlerim son hızla devam ediyor. Geçen hafta iki kere Hatha yoga dersine katıldım, bir kere de kendim evde yoga yaptım. Yani baya baya yoga ile de uğraşır oldum. Hatha yoga dersleri hep aynı geçiyor gibi esasında. Farklı hocalar bile olsa da hep aynı asanalar tekrarlanıyor. Bilemiyorum belki de başka merkezlerde daha farklı olabilir tabii. Ben çok kısa süredir derse gidiyorum sonuçta. Uzun süre derslere devam edenler ne yapar bilemiyorum. Elbet duruşlar zamanla iyileşecektir. O zaman da başka duruşları denemek isteyecektir vücut.  Belki de ileri sınıflar falan vardır. Bilenler beni aydınlatsın:) Bugün anlatmak istediğim kendi kendime yoga yaptığımda neler hissettiğim. Geçen çarşamba 20 dakika kadar süren bir seri yapmaya çalışmıştım sabah işe gitmeden önce. Güneşe selam serisini tamı tamına hatırladığım için en rahat onu uygulamıştım. Ama heralde bir şeyleri yanlış uyguladımki belimde bir ağrı oluştu. Oysa ki derste hoca ile yaptığım derslerden sonra böyle bir sıkıntı hissetm

Noa Noa

.... Doğanın bize sunduğu en görkemli sanat yaratışı, yalnızca bir pare, yani bele dolanmış bir ipten başka giysi taşımayan çıplak bir kadın,  yüzyılların mirası kokmuş geleneklerle şartlanmış kafalarımıza aykırı düşer. Oysa ki çıplaklık, insan yaradılışının doğal yaradılışıdır. .... Törelere bağımlılık konusundaki yorucu titizliğimizle, özentili yaşantımız sinirlerimizi bozmakta, adele gücümüzü zayıflatmaktadır. İnce yapılı kalabilmek için önemsiz ayrıntıları ülküleştiren, bu konularda sürekli bir duyarlılık gösteren kadınlarımız, bizimle el ve işbirliği yapmak gibi çok önemli bir konuda, aynı duyarlığı göstermekten kaçınmakta, toplumsal yönden moral çökmüşlüğümüzün ilk nedeni de, galiba bu olmaktadır. Tahiti'nin orman-deniz havası,ciğerleri daha güçlü, omuz ve kalçaları daha geniş yapıyor.Erkek, kadın, ne kızgın güneş ışınlarından, ne de çıplak ayaklarla basıp geçtikleri sahilin sivri çakıl taşlarından korunmak gereği duyuyor Biraz erkekçe, biraz dişice, karma bir görünü

Yoga Deneyimleri-I. Bölüm

Kendimi bildim bileli, ki esasında bu kendimi bildim bileli yogadır, nefes egzersizleri gibi şeylere ilgi duydum. Ama hiçbir zaman en ufak bir adım bile atmadım bunun için. Biliyorsunuz daha önce yazmıştım, grupanya'dan fırsat kuponu almıştım. Geçen hafta sonunda yogaya başlayabildim. Bir kaç ders geçmeden de peşin hükümlü olmak istemedim.  Geçen hafta salı günü bir hatha yoga dersine katıldım. Dürüst olmak gerekirse ilk dersten de pek bir şey anlamadım. Her ne kadar nefes teknikleri benim için tamamen yeni olmasa da fiziksel hareketler tamamen yeniydi. Nefes egzersizlerini genelde flüt çalışmadan önce de tekrarladığım için diyafram kullanmada zorluk çekmiyorum. Gerçi bu diyafram ve flüt ilişkisi benim için hala bazen bir muamma olarak kalıyor o ayrı ama bildiğim kadarı bana yogada yetti gibi diyebilirim. Yogadaki fiziksel hareketlere gelince, benim için garip olan tarafı bu hareketleri yavaş yapma haliydi. Ben genelde vücudumun sınırlarını zorlamasamda, hızlı tempoda hareketler

8 Mart

8 Mart 1857... Yer New York'ta bir tekstil fabrikası. Başrolde 40000 dokuma işçisi. Ne istiyorlar? Sanayi Devrimi ile birlikte hızla artan sömürünün durmasını, makul çalışma saatlerini, eşit işe eşit ücreti istiyorlar. Kısacası insanca yaşayabilmek istiyorlar. Sonunda ne oluyor? Polis işçilere saldırıyor, fabrikaya kitleniyorlar. Çıkan yangında çoğu kadın 129 kişi hayatını kaybediyor. Yıllar içinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü veya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlıyor. 2011 senesinde de resmi olarak kutlanan 34. Kadınlar Günü. Peki bugün gelinen nokta nedir?  Özellikle gelişmiş ülkeler için çok fazla yorum yapmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Bir tür yanılgıya düşebilirim gibi geliyor. Buradan bakınca Avrupa'da ve Amerika'da insan hakları ve tabi ki kadın hakları daha da oturmuş ve gelişmiş. O yüzden de yanlış bir değerlendirme yapmaktan korkarım. Ama gene de sabah radyoda dinlediğim birkaç çarpıcı istatistiği paylaşayım: Dünya üzerinde yapılan işlerin %60

Scusa ma....

Bir süre önce dayım benden bir film istedi, scusa ma ti chiamo amore (Sorry, but i love you -üzgünüm ama seni seviyorum- gibi çevrilebiliyor.) diye. Filmi buldum, dayıma ulaştırdım. Kendimde açıp şöyle bir bakayım dedim. Aaa ne güzel İtalyan filmi bir ara izlerim dedim. Bir kaç hafta önce bir akşam Uğur gene bilgisayar başındayken ben de açtım filmi, geçtim koltuğa. Güya keyifle izleyeceğim filmi. Ama ne mümkün? 15-20 dakika sonra uyuyakaldım. Arada bir gözümü açtığımda da ne olduğunu anlamıyorum. Tamam belli ki bir aşk filmi ama... Bir ara baktım Uğur bilgisayarı bırakmış, geçmiş koltuğa ciddi ciddi filmi izliyor. Sonra bana da dedi ki sen bunu izle mutlaka çok şirin filmdi. Bende de şöyle bir olay oluştu. Filmin başını ve sonunu izlediğim için ortasını izlemek istemedi canım. Ta ki düne kadar. Dün yapacak hiç bir şey bulamadım, Uğur o İtalyan filmini izlesene dedi. Peki madem dedim. Film 30lu yaşlarının sonuna gelmiş bir adamla henüz 17 yaşındaki bir kızın aşkını anlatıyor. Kahrama

Ben Bugün....

Ben bugün; kahvaltı hazırladım, kahvaltı ettim, mutfağı topladım,  Camelot'un birinci bölümünü izledim, geçenlerde izlerken uyuyakaldığım scusa ma ti chiamo amore filmini izledim, flüt çaldım, internette takıldım, yemek yaptım, sofra hazırladım, mutfağı temizledim, paris je t'aime filmini izledim. Bu zamanların çoğunda, yemek yenilenler hariç, Uğur sadece bilgisayar oynadı. Kırıcam bilgisayarını sonunda:)) Edit: Sadece 10 saniye sonra oyunu bozuldu:))