Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uyku...Bütün İsteğim Buydu

Biraz ebeveynlik meselelerinden bahsedelim mi? Ebeveyn olmayanlar kusura bakmasın, atlasın bu yazıyı. Yarına gene normal insan yazısı gelebilir:) Anne baba olanlar bilir, olmayanlar da çevrelerinden mutlaka duymuştur. Uyku, uykusuzluk, uyku bilmem nesi... Evet hayatımız uyku etrafında dönüyor. Bebek ilk doğduğunda çok uyuyor ama bildiğiniz gibi değil. Bölük pörçük, parça parça. Yani en azından öyle olduğunu söylüyorlar. Ben size biraz kendi deneyimimi anlatayım.  Daha önce yazmıştım, Barış meme reddi ile doğdu. Emmek istemiyordu, Eve geldiğimiz gece gerçekten kabus gibiydi. 15 dakikada bir ağlayarak uyanıyor ama emmiyor. Bilmiyorum ki bebe koynumu istiyor. Çünkü Allah korusun bir günlük bebek "kucağıma" alışır. Neyse efendim. Meme reddi söz konusu olduğu için memede uyutmak bir seçenek değil zaten. Kucakta gezdirip pışpışlayarak uyutuyoruz. Geceleri emmek için uyanmıyor, ben saat kurup kalkıyorum. 1 saat falan da mücadele ediyorum emzirmek için. 10 - 15 dakika emzir

Grace & Frankie

Merhaba; Netflix'ten devam ediyorum. Resmen bu diziye takıldım kaldım.Dizi 70 yaşında iki kadının bir anda hayatlarının değişmesi üzerine kurulu. Üstelik hayatları çok radikal bir şekilde değişiyor. "Çok yakın" arkadaş olan kocalarının esasında 20 senedir eşcinsel ilişkilerinin olduğunu öğreniyorlar. Ve yapmak istedikleri de eşlerinden ayrılıp evlenmek. Olaylar böyle başlıyor. Birbirlerinden çok da fazla hoşlanmayan Grace ve Frankie bir arada yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu diziyi neden sevdim diye düşündüm esasında. Sonuçta yaşlı insanları anlatıyor, ana omurgadaki hikaye deneredeyse sürreel. Ama ekşisözlükte birisinin yazdığı şey tam olarak duygularıma tercüman oldu. Şu anda nedense "çok zekice, çok kafa açan" şeyler izlemek de istemiyorum zaten.     Gerçekten Frankie çok tatlı bir karakter. Ot çekmesi,meditasyon yapması, çılgın bir hippi olması tam benlikti.  Bir de o ev. Ah o sahildeki ev:)   Graceve Frankie beni

İlham Veren Kadınlar

Merhaba; Bu sefer 8 Mart ile ilgili yazmayacağım. YIllardır yazdık, çizdik. Bence bu kadar yazıp çizmemiz yeeri kadar da etkili oldu. En azından artık kadınlar gününe özel indirimler, makyj toplantıları falan bitti sanırım. Ya da azaldı.  Sizlere ilham veren insanlar kimler? Hani yaptıklarını görünce bunları ben de yapmalıyım dediğiniz? Esasında sadece kadın olmaları gerekmiyor. İlham veren erkekler de olur. Çünkü hayatımıza güzellikler katacak herkese ihtiyacımız var.  Instagram da takip ettiğim, blogunu okuduğum bir kaç kişiyi aşağıya yazacağım. Hayli kısa bir liste. Bu yazı bugün aklıma geldi, sabahtan akşama aklıma gelenler diyeyim. Siz de yorumlara ekler misiniz?  1. İrem Çağıl: Sinek Sekiz yayınevinin kurucusu. Minik kızı Kiraz ile Avrupa'da bisiklet turu yaptı. Ege'de küçük bir köyde yaşıyorlar. Kitaplarını yeniden basıyor, küllerinden doğuyor diyebiliriz.  2. Özge Lokmanhekim: Eskiden Seyahatperest olarak tanınıyordu ve ben Özge'nin seyahat n

Haftanın Kitabı - Kalemi

Merhaba; Sorup duruyorsunuz bana "Sezen haftanın kitabı kalemi yazıları ne oldu" diye. Okuyorum da yazamıyorum ama sizin için eklemeye çalışacağım diyorum ama ısrarla gelen sorular yüzünden bu hafta hadi dedim sizinle neler okuduğumu paylaşayım Şaka yahu. Kimsenin bir şey sorduğu yok:) Olsun ben gene de yazayım. Paul Auster'ın 4 3 2 1 kitabı ben Eskişehir'deyken çıkmıştı ama 1200 sayfa mı neydi. Dedim o kitabı alıp okuyamam. Ama Kindle versiyonunu aldım. Barış uyurken okumaya çalışıyorum, ben de uyuyakalmazsam. Kalem de Kaweco Perkeo. Esasında gene başlangıç seviyesi ama sevimli bir kalem. Artık sanırım bu seviyede plastik kalemler almayacağım. Reçine kalem istiyorum. Bakalım. İşe girersem:) Siz neler okuyorsunuz?