Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2 Film 2 Kitap

Haftasonu iki güzel film izledim sizle de paylaşmadan geçmeyeyim dedim. Birincisi Facebook'ta bir arkadaşımın mutlaka izleyim diye paylaştığı 50/50. Film komedi olarak geçiyor ama konusunda da kanser olduğunu öğrenen bir gencin mücadelesi diyor. O yüzdne filmden nispeten uzak durmuştum ama haftasonu evde otururken ya hadi izleyelim dedik. Film boyunca güldüğünüz, gülümsediğiniz, hüzünlendiğiniz sahneler oldu. IMDB puanı 8 ama bcen film 8 puanlik değildi. 6.5'tan 7 diyeyim ben. Bir taraftan da sürprizsiz bir film, bir kaç sahne sonra olacakları tahmin edebiliyorsunuz. Beni filmin akışından çok görüntüleri etkiledi. Biraz fotografik etkileri yüksekti. Ama gene de ben hoş bir film olduğunu düşünüyorum ve tavsiye ediyorum. Öteki film ise Çizmeli Kedi. Hazır şimdi sömestır tatili, varsa kuzenler, yeğenler tutup ellerinden götürün bence. Çok güzel bir animasyon izledik. İngilizce olmadığı için huysuzlandım ben esasında önce ama seslendirmesi hayli güzeldi. 3 boyutlu olmasının ise

Cilt Bakımı Üzerine

Kesinlikle anladım ki artık bu kozmetik mağazalarında çalışanlarla anlaşamamın çoğu zaman istediğim ürünü bulamamamın ve sinir olup mağazayı terk etmemin sebebi ben değilim. Orada çalışan görevliler. Kusura bakmayın ama pek çoğunuzun kafası hiç çalışmıyor buna kesin hükmettim. Daha önce M.A.C'te yaşadığım bir deneyimi paylaşmıştım, okumak için tık tık.  Benim cildim enteresan biraz. Yıllarca hep cildim karma sandım ama sonunda anladım ki cildim karma değil. Benim cildim asla yağlanmıyor. Benim saçlarım bile yağlanmıyor ki, hatta kuruluktan kabarıyor, kırılıyor falan. Neyse. Cildim yağlanmıyor diye şanslı olduğumu düşünmeyin, kuru ama sivilceleniyor. Nasıl oluyor bu? Bilmiyorum. Bir de belki daha önce anlatmışımdır ama sivilce izlerim çok zor iyileşiyor, hatta lekeler bırakıyor. Yani anlayacağınız cildim hayli sorunlu. İşe girip kazandığım para olunca kullandığım ürünlerin de kalitesi arttı. Daha önce Nivea ve L'oreal'in ürünlerini kullanıyordum. Sonra anladım ki bunların

Narenciye Likörü

Merhaba; Bu sabah kalkınca maillerimi kontrol ederken Dokuzuncu Bulut 'un tarifini verdiği narenciye likörünü gördüm. Fotoğraflarına bittim zaten. Önce provam vardı ona gittim, dönünce bu tarifi kesin yapacağım dedim. Tarifteki lime oranını arttırdım, yarım lime fazla ekledim. Kan portakalı ile greyfurt benim bildiğim aynı meyveler. Orda da bir portakal fazla koydum. Ama sonuçta ne yazık ki kavanozum küçük geldi, bir takım meyveler dışarda kaldı. Bunun haricinde tarif ne diyorsa yaptım. Ama votkamızda elmalı. Bizim evde zaman zaman bazı içkilere takılınıyor nedense. Bir ara votka tekilaya takmıştık, sonra dolapta kaldılar. Kimse yüzlerine bakmıyor. Şimdilerde rakı ve şarap seviyoruz. Gerçi şarabı her daim seviyoruz. Ben aromalı votkaları hiçbir zaman sevemedim zaten. Tatlı içkilerden bir tek mojito ile aram iyi, onun haricinde bence bütün içkiler ekşi olmalı. Votkada portakal ya da limonla iyidir. Bu yüzden de elmalı votka falan bana ters. Bu kadar narenciye ile iyi gider belki d

Detoks-Devam

4. gündeyim. Dün gece bir açlık krizine girdim ki sormayın. Allah aşkına bir kepçe çorba ne demek ya:) Hadi bir kaseyi anlarım da bir kepçe çok az bence. Ki ben mesela yemek takımlarındaki çorba kaselerini çok büyük bulduğum için daha küçük kaseler kullanıyorum evde. Ama bir kepçe insani dğeil. Esasında bu diyeti okuduğumda aa süpermiş ne çok öğün, ne çok çeşit var demiştim ama yaparken anladım ki porsiyonlar çok küçük. mesela salata falan g enelde sınırsızdır ya diyetlerde burda pek birşey yazmıyor. Yani çorbanın yanına salata yazmadığı için ben de yemedim. Eski usul açlıktan öldürme diyeti bu anladım. Facebooktan bir arkadaşım gel ortada anlaşalım sen kepekli bir sandviç ye dedi, neyse ki o mesajını sabah gördüm de ona uymadım:) Bugün ise yanlış bir şey yaptım. Öğlen yemeğinden sonra yeşil çay içtim üstelik iki bardak içme gafletinde bulundum. Tabi ki öğlen yemeği çok detaylı değildi. Ve yeşil çay ben de her zaman gösterdiği etkiyi gösterdi. Aç karnına ne zaman yeşil çay içsem inanı

Detoks

Merhaba; Bir sürü manasız yeni yıl kararından arındırdım bu sene bünyemi. Nasılsa hiçbirisini yapamıyorum, ne sabah erken kalkıp spor yapabiliyorum, ne daha da sıkı çalışabiliyorum. Ben de bu sene yeni bir karar aldım: Gelsin hayat  bildiği gibi:)) Ama gene de daha önceki yazıda belirttiğim bazı isteklerim vardı, bir kısmı için çabalayacağımdan da emin olabilirsiniz.  Şimdi daha önce yoga deneyimlerimi yazmıştım, onlar yarım kaldı biliyorsunuz. Açıkçası maddi olarak takıldım, derslere devam etmedim, evde de çalışmadım. Ama az çok anladınız heralde, ben birazcık alternatif yaşamı severim. Yoga yapmayı sevmiştim, doğayı severim, buz gibi havada sosyalleşmek için alışveriş merkezine gitmem, sahile inerim. 3 saat sokakta kalacağıma 1 saat kalırım. Tatillerden beklentilerim lüks otellerde süslenip püslenip sahillerde salınmak değildir. Tatilde doğada olmak isterim. Yüzüyorsam saatlerce yüzmek isterim. Yemek konusunda çok huysuz değilim ama kaliteli şeyler yemek isterim. Tabi ki elimden g

Kirpinin Zarafeti

En buyuk ofke, en buyuk yoksunluk, kulturler arasinda bagdasmaz semboller arasinda tereddut gecirmektir; bir kulture sahip olamama duygusudur. İnsan nerede oldugunu bilmezse nasil var olabilir? Kirpinin Zarafet, Muriel Barbery, Turkuvaz Kitap,sf:221