Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2012 Dilekleri

Merhaba; Zorlu bir sene geçirdik. Depremler, terör olayları, ekonomik sarsıntılar, diğer ülkelerle yaşanılan sorunlar ve ufak ufak patlak veren iç savaşlar.... Evet 2011 pek parlak değil, 2012 nasıl olacak bilemiyoruz da. Ama umut ediyoruz ki iyi olsun. Pek çok güzel şey var istenilen, temel hepsi esasında sağlık ve mutluluk gibi. Peki benim kendi çapımda özel olarak istediklerim neler:) Teknolojik aletlerin gerisinde kalmayı sevmiyorum, iphone, ipad istiyorum. Artık benim param yetince kaçıncı versiyonları olursa o kadar versiyonlarından. Bir de laptopım öldü. Bu kadar apple ürününden sonra o da bir mac book pro oluversin değil mi? Pasaportuma yeni vizeler vurulsun ben yeni yeni ülkelere gideyim istiyorum. Hedeflerimin arasında Beyrut öncelikli. 2011de yaz tatillinde pek gezemedik Uğur izin alamadığı için. Bu sene bu açığı kapatabilmek istiyorum. Hatta öyle ki şöyle bir iki ay deniz kıyısında kalmak istiyorum. Her kadın gibi 5 kilo vermek istiyorum. Her kadın gibi o ayakk

Yeni Yılda da Van'a el uzatalım

Yeni yıl geliyor… Yeni umutlarla. Eski yılda olanların unutulmuşluğuyla. Yukarıdaki gibi bir yeni yıl kartı gördünüz mü hiç? İşte Van yeni yılı böyle karşılıyor. Sorumlu Blog VAN’ı unutmayacağının sözünü vermişti Van hala yıkık dökük Van hala çadırda Van hala depremzede Yeni yılda da Yeni yılın umutları Van’ı da sarsın, Van’daki eksikler tamamlansın diye Sorumlu Blog yardımınızı istiyor Evini özleyenler için, kaybedenler, bulamayanlar için.En çok da herşeye ragmen gülebilen, az şeyle çok sevinen çocuklar ve kadınlar için. VAN SOSYAL HİZMETLER İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ  Erciş’te kurulacak kreş, psikolojik merkez, eğitim merkezi ve etüd merkezi için Sorumlu Blog takipçilerinin destek ve yardımlarını bekliyor. Bu merkezler için gerekli olan ihtiyaçlar bizzat  Erciş Sosyal Hizmetler ilçe Müdürü  Şafak Aydın  tarafından Sorumlu Blog’a iletildi 2 adet 10.000  kişilik konteynır kentte kurulacak olan bu merkezlerin ihtiyaçları Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından belirlendi Buna göre   4 acil ihtiyaç

Bobiler.örg

Şu anda çok komik  ve bir o kadar da sinirlerimi bozan birşey yaşadım. Bu gece hayli boş ve bilgisayar başında geçti, bir de bobilere bakayım bari dedim. Ki ben bu siteye girmeyeli yıllar olmuştur. Öylesine boş boş bakıyordum bir kaç şeye güldüm, Uğur ve Yurda'da geldi yanıma, hep beraber bakıp gülüyoruz sonra karşımıza şu fotoğraf çıktı. Oha len benim fotoğrafım bu dedim ama bir yandan da emin olmadım sonuç olarak çok standart bir İstanbul manzarası. Açıp fotokritikten baktım ve evet benim fotoğrafım çünkü köprünün ayağı yamuk. Hani aynısını çektin de yamukluğunuda mı aynı yaptın be adam? Güldük eğlendik puuahahuh falan dedim. Fotoğrafım çalınmış sevinsem mi üzülsem mi bilemedim dedim. Bu fotoğraf yıllar önce çektiğim bir kare esasen. Neyse sonra baktım bu montajı yükseyen adamın facebookta sayfası var, kendi sayfası var, Fotokritik'e üye. Yani adam fotoğrafçı. İyi çeker kötü çeker derdim değil. Ama hele de fotoğrafçısın, insan bir mesaj atıp izin almaz mı? Kaynak göstermez

Kate Middleton vs Trendyol

Geçenlerde bir yerde Kate Middleton'ın Zara bir elbise ile görüntülendiğini, bu elbisenin dantelinin de Türkiye'deki bir kumaş üreticisinden alındığını okudum. Elbiseyi beğendim, hatta görüntüyü bütün olarak beğendim. Zaten bence Kate Müddleton hayli zevkli bir kadın. Bazen İngiliz zevksizliğinin doruk noktalarında dolanıyor ama o heralde genelrden geliyor bilemiyorum artık. Genel görüntüsü ise çok hoş.  Bugün elbiseyi Zara'da gördün. Esasında bu elbisenin aynısı yazın da vardı ama dantel değildi, hatta kardeşim bile almıştı kendine de ben almamıştım nedense. Ama kış sezonundaki çok farklı gerçekten de. Dantel olması elbiseye inanılmaz bir zarafet katmış. 199 liralık devasa fiyatı şu anda ondan uzak durmama sebep olsa da indirim için göz kırpmıyor değilim. Akşam eve gelince Trendyol'da Milla satışını gördüm, bir çok ürün vardı. Sanırım Kate Middleton'ın görüntüsünün de etkisi ile şu ceketi kapıverdim. Sonra açıp baktım pek benzer ynaları da yokmuş ama olsun. Elbise

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Bugün böyle....

Yılbaşı Ağacı

1 Aralık geliyor. Bu da yılbaşının yaklaştığını gösteriyor. Kime hangi hediyeleri alacağınıza karar verdiniz mi peki? Beni ufaktan bir heyecan sarsa da henüz hediyeleri bulamadım ne yazık ki.  Benim çocukluğumda yılbaşı ağaçları daha piyasaya yeni yeni çıkmaya başlamıştı Eskişehir'de ve tabi ki bizim bunu almamız gibi bir durum asla söz konusu değildi. Ama şimdi bakıyorum da annemler bile evde ufak bir ağaç süslüyorlar. Ben eve olumlu bir hava kattığını düşünüyorum ve çok beğeniyorum.  Geçen sene evde parti verdik, yılbaşı ağacını da hazırlamıştık. Ama ben ufak bir güç gösterisi ile ne yazık ki ağacın ayağını kırmıştım da bütün gece azıcık yamuk durmuştu. Bu sene bu yüzden yeni bir ağaç almak istiyorum. Geçen sene kendi ağacımızı süsledikten sonra şu bembeyaz ağaçları görüp çok özenmiştim, sanırım bu sene beyaz bir ağaç alıp tek renk ile süsleyeceğim. Evimiz genelde mavi olduğu için mavi olabilir gibi geliyor bana ama bir yandan da yılbaşının rengi kırmızı değil mi? Kırmızı beyaz

İmkansızın Şarkısı

 Evet sonunda geri geldim, söz verdiğim gibi İmkansızın Şarkısı'nı yazmaya. Esasında bu kitap için söyleyeceğim öyle çok kelime var, bir yandan da öylesine anlatmak istemiyorum ki. Enteresan, çok kitap okurum ama son zamanlarda etkilendiğim çok fazla bir şey olmamıştı. Ama öncelikle İmkansızın Şarkısı, sonra da Cebelavi Sokağı'nın çocukları dengemi bozdu diyebilirim, ki bakın açıkça söyleyeyim kitaplar için bu cümleleri de çok sık kullanmam. Bir kitap okudum hayatım değişti insanı değilim ben. Neyse, gelelim konumuza. Daha önce söylemiştim,  Etrafta dönen Sahilde Kafka fırtınasına ben de kapıldım ve İmkansızın Şarkısı ile Zemberekkuşu'nun Güncesi'ni aldım. Zemberekkuşu'nu internette okumuştum ama İmkansızın Şarkısı'nı almamdaki en önemli etken arka kapakta geçen birkaç cümle idi. 1968 Japonya'sında geçen bir hikaye, Murakami'nin yaşamından esintiler, Salinger  ve Fitzgerald tarzı anlatım. İşte bunlar benim için yeterli oldu. '68 Japonya'sını düşü

Varolmayanlar

Merhaba; Tatsız günlerden geçiyoruz, hayatta pek çok şey oluyor bir yandan da ama elim klavyeye gitmedi bir türlü. Yazamadım hiçbir şey. Daha önce aldığımı söylediğim kitaplardan başlayayım bari de bir başlangıç olsun. Öncelikle Varolmayanlar'ı anlatmak istiyorum. Daha sonra da İmkansızın Şarkısı gelecek sanırım. Varolmayanlar Doğu Yücel'in romanı. benimö ilgi alanıma girmesinin sebebi ise fantastik bir kitap olması oldu. Daha doğrusu türk bir yazarın yazdığı fantastik kitap olması oldu diyebilirim. Türklerin hayal dünyası mı zayıf bilmiyorum ama fantazi edebiyatta biraz zayıf kalıyormuşuz gibi hissediyorum ben.  Kitabımızın kahramanı adını bilmediğimiz sıkıcı bir insan. 30 yaşlarında, finans sektöründe çalışan, işi, evi, sevgilisi olan, pek bir hayatı da olmayan bir adam. Hayattan beklentisi de sadece para kazanmak falan. Fazlasıyla züppe bence. Öyle ki sevgili, en yakın arkadaşı ve onun sevgilisiyle ayda bir kere bir restauranta gidip gurme takliti falan yapıyorlar. (La