Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Penti

Penti son bir kaç senedir özellikle elbise ve etek modasının yayılmasıyla sıkça uğradığım dükkanlardan birisi haline geldi. Üstelik çorap artık sadece bir zorunluluk olmaktan çıktı, elbiseyi bütünleyen önemli bir aksesuar halini aldı. Geçen sene Penti'nin simona isimli çorabını çok severek giymiştim. Hem çok yumuşak bir dokusu vardı, hem de çok zor yırtılıyordu. Krem rengi favorimdi. Ama en son elimde kalan çorabın da çizmem yüzünden yırtıldığını görünce atmıştım. Penti ne yazık ki bu sene Simona'yı yeniden çıkarmadı. simona İlkbahar kreasyonunda da Deborah isimli çok güzel bir çorap vardı. Hemen aldım, ama Simona kadar yumuşak bir dokusu yoktu, üstelik kaşındırıyor ama görünüşü yüzünden baya uzun süredir giyiyorum. Deborah Bu sene çıkan çoraplardan ise Belle ve Estel'i aldım. İlk önce Belle'yi aldım. Çorabın ilk sıkıntısı dönmesi. Deseni bacağın üstüne doğru dönüyor. ÜStelik bu sorunu sadece ben yaşamadım, arkadaşım da yaşadı. Bir kaç kere giydim, yırtıldı, kaçtı, deli

Akdeniz Heykeli

kaynak kaynak Günaydın; Eski bir tartışma belki ama Levent'te Yapı Kredi'nin her önünden geçtiğimde bu heykeli gördükçe içim acıyor. Çocukluğumda anlamamıştım, şimdi Akdeniz'i gördükçe içim acıyor. Dalga dalga, köpük köpük tuzlu bir kadının, Levent'in kornalarının ve egzoz dumanının arasında kalmasına çok üzülüyorum.

Bir Gün Tek Başına

Merhaba; Bazı şeyler vardır hani, anne babanız çok sevdiği için bile uyuzluğunuzdan fikriniz olmadan sevmezsiniz bile. Vedat Türkali biraz öyleydi beni için. Neyseki bu inadımdan çok çabuk vazgeçtim, ve her yerde duyduğum son kitabı YALANCI TANIKLAR KAHVESİ ile tanıştım kendisi ile. Okuduğum zaman ise hayran kaldım. Muhsin'in kendisini toplumda hiçbir yere yerleştirememesiyle kendimi çok özdeşleştirdiğim için belki de. Kitabı bir solukta bitirdim, yıllardır Vedat Türkali okumadığım için de utandım. Birkaç ay sonra, idefix'teki büyük indirimle Vedat Türkali'nin bütün kitaplarını aldım, o günden beri de sırayla okuyorum kitaplarını. KAYIP ROMANLAR ve MAVİ KARANLIK'ın ardından bu aralar da BİR GÜN TEK BAŞINA'yı okuyorum. KAYIP ROMANLAR'da birazcık sıkıldım, konunun akışı çok güzeldi ama kahramanların her öğünde neler yediği, günde kaç kere tuvalete gittiği gibi detaylar bile vardı ve sürekli tekrarlanıyordu, biraz sıkıntı yarattı. Mavi Karanlık ise bence muhteşem

TCDD

İşe gidiş geliş rotam değişti, artık her gün, günde iki kere banliyö kullanmak durumundayım. İstasyonlardaki güvenlik görevlilerini anlıyorum tabi ki, ama çok uzun süredir şöyle şapkalı, düdüklü, lacivert takım elbiseli bir kondüktör görmedim sanırım. Güvenlik görevlilerinin arkadında "özel güvenlik" yazan çirkin formalarının yanında kondüktörlerin takım elbiseleri ne kadar da inceydi. kaynak: http://thegate.boyut.com.tr/index.asp?ct=459,464,504# kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=890858&CategoryID=80

Kedi

Uğur'la kedi olsak nasıl oluruz diye konuşuyorduk. Bence Uğur aşağıdaki gibi bir kedi olurdu. O da benim yukarıdaki gibi şaşkın bir kedi olacağımı söyledi:)

Gökkuşağı

Bu sabah gördüğüm gökkuşağını gören herkes mutlu oldu mu? Güne ve haftaya güzel bir başlangıç. kaynak: http://www.designzzz.com/beautiful-examples-of-rainbow-photography/

İkonlar

Sevgili okuyucu, Öncelikle iyi geceler. Dün Uğur'la yürürken Arko traş kreminin sakllaı adamını gördüm bir berberin tabelasında, bugünse Monami pastel boyalarını. Aklıma çok uzun süredir görmediğimiz ikonları bir araya toparlamak geldi. Sizin aklınıza neler geliyor?