Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Goodreads Reading Challenge

Merhaba; 2016'nın başında Goodreads kullanmaya başladım. İnsanlar senede 52 kitap okuma hedefi koyuyorlardı kendilerine. Ben dedim ki 52 birazcık fazla, 40 olsun bari. Ve 40 kitap hedefimi de tamamladım. Bazılarını okudukça size de yazdım, bazılarını da yazmadım. Önümüzdeki sene hedef olarak 20 kitap koymaya karar verdim. Bunun sebebi de şu esasında. Gerçekten 40 kitabı bitirmek istiyorsunuz, baya da gaza getiriyor sizi ama mesela bir Karamazov Kardeşler kalınlığında kitabı elinize aldığınızda düşünüyorsunuz. Bu çok kalın, hedefime nasıl ulaşacağım? Resmen insanı daha ince kitaplar okumaya yönlendiriyor hedefe konulan çok fazla kitap:) O yüzden 2017 hedefim 20 kitap olacak. Daha çoğunu okuyana neden okudun demiyorlar sonuçta. (daha azını okuyanı da dövmüyorlardır diye düşünüyorum) Bu arada belki 40tan bir kaç kitap fazla olabilir okuduklarım. Mesela tekrar Harry Potter okudum bu sefer İngilizcesinden, ama yazmadım. Aynı şekilde bir kaç Hercule Poirot hikayesi de okudu

Beklentiler

Merhaba; Bazı bazı siz de kendinizi aşırı beklentiye boğulmuş hissetmiyor musunuz? Hem de iki türlü. Hem sizin kendinizden ve hayattan beklentileriniz var, hem de çevrenizdekilerin sizden beklentileri. Sizin beklentileriniz size hayal kırıklığı yaratıyor muhtemelen. Siz bir şeyler olsun diye bekliyorsunuz. İş değiştirmeyi, beklediğiniz terfiyi almayı, ailenizin biraz daha anlayışlı olmasını, çocuğunuzun daha sakin olmasını, komşunuzun arabasını doğru düzgün park etmesini, eşinizin/sevgilinizin çamaşırları katlamasını.... Liste uzayıp gidiyor. Üzgünüm bunların pek çoğu olmuyor ve sizi sonsuz bir anksiyete döngüsüne mahkum ediyor. Bir de sizden beklentiler giriyor işin içine. Aileniz, eşiniz/sevgiliniz, iş arkadaşlarınız, patronunuz... Uzuyor da uzuyor işler. Bir süredir artık bu çemberin altında ezildiğimi ve nefes alamadığımı hissediyordum. Ama tam olarak ifade edemiyordum derdimin ne olduğunu. Yani tamam hepimiz depresyondayız, mutsuzuz. Hem 21. yüzyılda hem de Türkiye'de ya

Trumbo

Merhaba; Nasılsınız?  Az önce izledim, hemen yazayım dedim. Sonra ülkede bir şeyler oluyor, araya girip yazamıyor insan. Ne fena. Bu filmdeki çok önemli olayları bilmemem benim ayıbım olsun, umarım siz biliyorsunuzdur.  ABD'de 2. Dünya Savaşı'ndan sonra SSCB ile giriştiği Soğuk Savaş döneminde bir komunist avı var. Sesini belki daha çok sinema dünyasında duyurmuş ama işçiler, öğretmenler gibi pek çok kesimden insanı etkilemiş bir av bu. Hatta Rosenberg çiftini idam etmişlerdir. Hollywood'da en büyük yansıması ise Hollywood Onlusu olarak bilinen 10 kişinin afaroz edilmesi, iş bulamaz hale getirilmesidir. Bu süreçte belki de en tanıdığımız ispiyoncu Elia Kazan'dır. İşte filmimiz de bu Hollywood kara listesi etrafında dönüyor.  Yazar Dalton Trumbo Hollywood'un en çok kazanan senaristlerinden birisiyken komunist olduğu için önce mahkemeye çıkartılıyor. Mahkemenin sorularını yanıtlamayı reddediyor. Örneğin komunist olup olmadıkları soruluyor. Oysa A

Kalabalık Bir Kitap Listesi

Merhaba, İşte o kadar çok bilgisayar ile çalışınca eve gelip hiç istemiyorum bilgisayar açmak. Okunanlar birikiyor, izlenenler bile birikiyor. Gene de yapamıyorum işte. Bir taraftan da Goodreads biraz tembelliğe itiyor insanı galiba. Orda okudukça kısacık da olsa yorum yazıyorum, sonra bloga eklemeye de üşeniyorum. Her neyse. Bugün biraz boş zamanım vardı, hadi dedim en azından şu kitaplara el atayım. İzlenen çok bir şey yok nasılsa bu aralar. Yazmasak da olur kabilinden:) Kronolojik yazmayacağım ama listemdeki en üstteki kitapla başlayacağım.  1. Tesla'nın Kutusı - Samantha Hunt: Bu kitabı geçenlerde Uğur almış bana. Üzerinde Tesla görünce. Ne bilsin tabii çocuk:) Baya kötüydü. 1943 yılında, Tesla artık ömrünün son günlerini yaşıyor ve The New Yorker'da kalıyor. Louisa'da otelde kat görevlisi. Esasında açıkçası kitabın amacını hiç anlamadım. Louisa'nın babasının çok yakın arkadaşı zaman makinası yaptığını iddia ediyor. Louisa'nın hiç hatırlamadığı bir

Ankara

Yürekler yangın yeri....

Okunanlar - İzlenenler

Merhaba, Bu sene Goodreads'e üye oldum, kendime de 40 kitap hedef koydum. Yalnız bir arkadaşımla konuşurken farkettim ki biraz fazla koymuşum hedefi. 30larda tutsam daha inandırıcı olacaktım. Bir de düşünüyorum da kaç kitap okuduğumuz çok göreceli bir kavra. Bazen mesela bir Jean Christophe Grange kitabına dalarız, yüzlerce sayfadır ama bir iki günde biter. Bazen de sadece yüz sayfa olan bir kitabı okumak bile hayli zaman alır. o yüzden okunan kitap sayısının çok da gerçekçi bir değerlendirme olmadığına inanıyorum. Bakalım sene sonunda nerede olduğumuzu göreceğiz. Geçtiğimiz haftalarda okuduğum iki kitap ve izlediğim iki filmle karşınızdayım şimdi de. Hazırsanız önce filmler. Brooklyn: Uğurla ikimiz çok büyük umutlarla oturmadık bu filmin başına. Çok büyük bir şeyde kazanmadık açıkçası. 1950lerde İrlanda'dan Brooklyn'e göç eden Eilis'in hikayesini anlatıyor film. Annesini ve ablasını İrlanda'da bırakıyor. O zamnalar Brooklyn yükselen bir yer değilm

İftarlık Gazoz

Bu aralar sık mı görüşüyoruz? Ne güzel işte:) Hafta sonu İftarlık Gazoz'a gittik. Uzun süredir yeni bir Yüksel Aksu filmi bekliyordum esasında. Sonuçta Entelköy Efeköy'e Karşı'yı kaç kere seyrettim ben bile bilmiyorum. Her seferinde de o kadar çok gülüyorum ki. Dondurmam Gaymak'a gelince, onu nedense parça parça seyretmişim pek aklımda kalmamış belki yeiden izlemek lazım. Cem Yılmaz da oyuncu kadrosunda olunca bende gene bir komedi beklentisi oluşmadı değil tabii. Ama kazın ayağı da öyle değilmiş. Önce 80lerdeki açlık grevleri ile başlayıp bizi bir anda 70lerin Ula'sına geri götürüyor film. Adem okulda iftiharname alan 3 kişiden birisi. Henüz ilkokulda. Cibar Kemal ise Ula'nın gazozcusu. Elleriyle yapıyor gazozları, bisikletine koyup satıyor. Ve istiyor ki yazın Adem onun çırağı olsun. "Bana hep yaramazı, işe yaramız yolluyorlar çırak diye, bana akıllı çocuk lazım" diyor. Adem'in babası kıyamıyor esasında yaz tatilinde çalışmasına ama Adem

İki Kitap İki Film

Merhaba, Size bugün iki kitap ve iki filmden bahsetmek istiyorum. İsterseniz önce filmlerden başlayayım. Nadide Hayat: Çağan Irmak'ın filmlerini izlemeye çalışıyorum genelde. Arada kaçırdıklarım da oldu (Karanlıktakiler, Tamam mıyız?), çok tatmin olmadıklarım da oldu (Issız Adam, Prensesin Uykusu) ama genel olarak çizgisini sevdiğim bir yönetmen kendisi. Tabii Nadide Hayat gösterime gireli çok oldu ama ben ancak geçtiğimiz hafta gidebilmdim ne yazık ki. Nadide Hanım'ın eşi Noter Bey vefat ediyor ve Nadide Hanım bir anda evinde yapayalnız ve de hada da fenası bomboş kalıveriyor. İki çocuğu da büyümüş, hatta torunu bile neredeyse büyümüş. Tabii Nadide Hanım kendisini o kurstan bu kursa vuruyor ama işte kadın bir taraftan da deli. Öyle TSM koroları falan pek ona göre de değil. Şans eseri üniversite affını öğreniyor ve evlendiği için yarım bıraktığı Su Ürünleri Bölümü'ne hızlı bir dönüş yapıyor. Bir teknik gezi ile beraber olaylar gelişiyor. İşin içine bir de Yetki

Son Dönemde Okuduklarım

Merhaba, Bu sene elimde çok fazla kitap olduğu için İdefix indirimini pas geçecektim esasında. Ama yeni yıla bir kaç gün kala, kredi kartımın hesap kesim tarihi de geçmişti. İdefix üst üste mail atıyordu. Hadi Sezen, gel direnme, kaç senelik hukukumuz var, hem bu kitapları nasıl olsa aacaksın neden şimdi daha ucuza almayasın bla bla bla. Sonuç olarak bir kaç kitap tabi ki eve geldi. Ah kapitalizm ne fena bir şeysin sen. Ama gene de okumak istediğim kitapları ucuza aldığım için mutluyum diyebilirim.  Size bugün 4 kitap anlatacağım. İki tanesi indirimden, iki tanesi ise kitaçıdan alınma.  1) Bob'un Armağanı: Bob'u bilmeyen kalmadı değil mi? Hani sokak kedisi olan ve James'in hayatını kurtaran? İşte James bize bir Noel hediyesi sunmuş. Bob ile geçen bir kaç Noellerini anlatmış. Gene çok eğlenceli. Bir günde biten, size çok büyük bir şeyler vaat etmeyen ama yüzünüze bir gülümseme konduran bir kitap çıkmış ortaya. Kim bilir belki de en büyük işi başarıyordur za