Ana içeriğe atla

Bobiler.örg

Şu anda çok komik  ve bir o kadar da sinirlerimi bozan birşey yaşadım.

Bu gece hayli boş ve bilgisayar başında geçti, bir de bobilere bakayım bari dedim. Ki ben bu siteye girmeyeli yıllar olmuştur. Öylesine boş boş bakıyordum bir kaç şeye güldüm, Uğur ve Yurda'da geldi yanıma, hep beraber bakıp gülüyoruz sonra karşımıza şu fotoğraf çıktı.

Oha len benim fotoğrafım bu dedim ama bir yandan da emin olmadım sonuç olarak çok standart bir İstanbul manzarası. Açıp fotokritikten baktım ve evet benim fotoğrafım çünkü köprünün ayağı yamuk. Hani aynısını çektin de yamukluğunuda mı aynı yaptın be adam? Güldük eğlendik puuahahuh falan dedim. Fotoğrafım çalınmış sevinsem mi üzülsem mi bilemedim dedim. Bu fotoğraf yıllar önce çektiğim bir kare esasen. Neyse sonra baktım bu montajı yükseyen adamın facebookta sayfası var, kendi sayfası var, Fotokritik'e üye. Yani adam fotoğrafçı. İyi çeker kötü çeker derdim değil. Ama hele de fotoğrafçısın, insan bir mesaj atıp izin almaz mı? Kaynak göstermez mi? Hadi bobiler belki kaynak göstermeye uygun bir yer değil ama zaten kolaylıkla bana ulaşabilir. İzin vermeyecek değilim, kullanma demem neden diyeyim? Ama işte bu tavra uyuz oldum. En çok sol altta kendi adını yazmasına uyuz oldum, yapan tolga_akbaş onu anladık ama bari sol alta benim adımı yazaydın, ya da hiçbir şey yazmasaydın. Senin mi be fotoğraf? Facebook sayfasında yazdım, buraya da yazıyorum, fazla da yapacak çok birşeyim yok heralde. 

https://www.facebook.com/pages/tolga_akbas/225868724133791
Bir yandan da NTV'de haber yapımcısıymış, gazeteciymiş hem de adam

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r

İçinden Deniz Geçen Şarkılar

Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g