Merhaba;
Bu aralar sanırım biraz İspanyol edebiyatına takılacağım. Yani alışveriş sepetim öyle diyor. Sepetin tamamını alır mıyım bilemiyorum ama.
Bu hafta Merce Rodoreda'nın Güvercinler Gittiğinde isimli kitabını okudum. İspanyol İç Savaşı öncesinden başlayıp sonrasına doğru devam eden bir kadının hikayesi bu. Natalie ve önce sevgilisi sonra kocası Quimet'i tanıyoruz. Quimet esasında bencil, sadece kendini düşünen ve kendi istediği gibi yaşayan bir adam. Hatta Natalie'ye Colometa diyor sırf böyle demek istediği için. Üstelik Natalie sevmiyor öyle çağrılmıya. Öte taraftan Natalie tuhaf bir kadın karakteri. Ezildiğinin de farkında ama hiç sesini çıkaramıyor. Quimet'i çok seviyor bence. Üstelik anne ve babasından da çok fazla ilgi göremediği için klasik bir sorunlu kadın karakteri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak İç Savaş sırasında yaşananlar öylesine boğazıma oturdu ki.
Kitap kötü müydü derseniz hayır kötü değildi derim. Yalnız benim için şöyle bir sıkıntı yarattı. Çok tasvirliydi kitap. Zaman zaman okurken dikkatim dağıldı açıkçası. Tam bir olaya daldığınız sırada bölüm bitiyor ve yeni bölüm hep çılgın bir tasvirle başlıyor. Evlerin içi, insanların tipleri derken benim biraz kafam dağıldı açıkçası. Okuması zor değilse de dağınık geldi bana.
Haftanın kalemi ise Scrikss Kaligrafi setinden geliyor. Şu anda ucunda 1.5 mm kesik uç var. Benim sevdiğim gibi ıslak bir kalem. Bu kalemle ilgili sıkıntım ise şu, kapağını ne yapacağımı bilemiyorum. Kapak kalemin arkasına takılmıyor. Takmayınca ise bana azıcık kısa geliyor. Bütün derdim bu olsun diyorum:)
Haftanın kedisi ise Luna. Bakın nasıl da asabi:)
Luna'yı yerim. Nasıl da güzel bakmış.
YanıtlaSilKaleme de bayıldım, çok estetik görünüyor. Ne güzel yazılar yazılır onunla. :)
Kalemi seviyorum valla. Tavsiye ederim dolmakalem seviyorsan:)
Sil