Ana içeriğe atla

Okula Dönüş - Dolmakalemler

Merhaba;

Okullar açılıyor artık. Liseler zaten başladı. Üniversitelerde birer ikişer açılıyorlar. Bende kalem kutumu bir düzenleyeyim dedim.

İşe öncelikle önceki sene aldığım dolmakalemlerimle başladım. Bunları ABD'ye götürmemiştim ve ben pek dolmakalemden de anlamadığım için uçlarını temizlemeden bırakmışım. Neyseki içlerinde mürekkep yokmuş. Dolmakalemler nasıl temizlenir, nasıl bakılır derken şu harika bloga denk geldim. Hepsini okudum.  Ben tabi ki blog sahibesi gibi onlarca kaleme sahip değilim. Kaldı ki önemli olan bu kalemleri efektif kullanabilmek, ben öyle de değilim. En efektik kullandığım kalemler tükenmez kalemler kabul etmem lazım ki. Neyse, kalemleri temizledim, mürekkepledim ve sizlerle tanıştırmaya karar verdim. Şimdi öncelikle aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz kalemler şu anda içlerinde mürekkep olan kalemler.  Yazı stillerini de ikinci fotoğrafta görüyorsunuz. Üst sıradaki iki Lamy benim ilk aldığım dolmakalemler. Hatta üstten ikinci Lamy Joy ilk dolmakalemim. Divit gibi uzun yapısını çok seviyorum. Ucu 1.5 kesik uç. Ama bu kalemi pek kullanamıyorum. Sorun şu ki, benim yazım 1.5luk uçla yazmak için biraz küçük. Yazım bozuluyor. İstediğim gibi yazamıyorum. Oysa Lamy Safari ile son derece rahat yazıyorum. Şu anca ucunda M uç var. Bu ikisinin de içindeki mürekkep Lamy'nin kendi mürekkepleri. Mor ve mavi. İkisini de seviyorum. Daha önce de kullandığım mürekkeplerdi. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, gözüm Safari'nin bu seneki Coral kalemi ve mürekkebinde. 


Şeffaf kalemin markası ise Dollar. Pakistan üretimiymiş. Zeynep Hanım'ın bütün blogunu okuyunca, fiyat kalite performansı sebebiyle almak istedim. Ben kalemde pek klasikten yana değilim, şeffaf olması çok hoşuma gitti. Bu tür şeffaf kalemler başka markalarda da var. Ben yanlış hatırlamıyorsam 5 dolar gibi bir fiyata aldım. Ebay üzerinden. İnce bir ucu var. Kırmızı mürekkep koydum ben, esasında pek sevdiğim bir renk değil. Kırmızı kalemle bile yazmam ben. Bordo mürekkep bulamadım ve bir an önce denemek istiyordum kendisini. 

En alttaki kalem ise Scrikss. Onu aşağıda anlatacağım. 






Scrikss kalemi gene Zeynep Hanım'ın tavsiyesi ile aldım. Bu esasında bir set. M, 1.1, 1.5 ve 2.1 uçlar, kalem, kartuşlar ve pompa çıkıyor paketten. 42-48 lira arasında değişen fiyatlara gördüm. Ben Kadıköy'den aldım, internette de var ama kargo parasıyla beraber düşününce ben dükkandan almayı tercih ettim. Bu kalemleri çocukluğunuzdan hatırlar mısınız? Bütün memurların ve öğretmenlerin dolmakalemi Scrikss'ti. Yerli üretimmiş. Ben yazımını çok beğendim. Kesik ucu zaten çok severim. Lamy'nin aksine buna 1.1 numaralı ucu taktım. Hem hafif kesik uç, hem de benim yazımı bozmuyor. Ben çok sevdim. Gerçekten de tavsiye ederim.  Bu arada bu kalemin aşırı klasik olduğu gözlerden kaçmıyor değil mi? 

Gelelim mürekkepsizlere. En öndeki turkuaz gene Dollar marka, yukardaki kalemle beraber aldım. Aynı uçlardan bir kaç kalemi birden mürekkeplemek istemedim. O yüzden kendisini henüz denemedim ama uç yapısı aynı olduğu için memnun kalacağımı düşünüyorum. Diğerleri ise çok çok eski kalemler. Hatta anneme demiştim ki bana şu evdeki eski dolmakalemleri bulsana. Annem bulamadı ve attım galiba ben onları uçları kötü olmuş heralde dedi. Ama bakın kalemler meğer zaten bendeymiş. Bu hafta kütüphanemizi boşalttık, yenisine geçmek üzere (Bitmedi henüz, bitince yazısı da gelecek) İşte bu temizlik sırasında hem torbalarla çöp attım, hem de bu gizli hazineyi buldum.Ne yazık ki bunlar çok uzun süre mürekkepli kalmışlar. İçlerinde mürekkep yoktu ama temizlenmemişlerde. Bir gece temizlemekle uğraştım. Umarım yazarlar. 

En arkadaki altın sarısı uçlu olanın markasını bilmiyorum, hiçbir yerinde yazmıyor. Bu kalemde kesik uçlu ve ucu da hayli kalın. Bu kalemin benim olduğunu hatırlıyorum, ortaokul yıllarında almıştık ama neden aldığımızı hatırlamıyorum. Şimdilik Lamy'nin mürekkebi bitmeden buna mürekkep doldurmayı düşünmüyorum. 

Gümüş renkli olan tam bir hazine. Kalemin markası Parker. Gözlerim yaşardı resmen. Umarım çalışır. Kartuşlu bir kalem ama içindne kartuşu çıkmadı. Gidip almam lazım. Esasında kartuş yerine dönüştürücü alabilsem daha da güzel. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, ucu hayli değişik. İğne gibi. Benim yazıma çok yakışacağını düşünüyorum. 

Diğer siyah kalemin markası Senator. Ne yazık ki içindeki pompa kırılmış. Ona da bir çözüm bulmam laızm. Bu dolmakalem bana babamın hediyesiydi. Ben çok kullanmadım ama annem ben kullanmıştım güzel kalemdi dedi. 

Bordo kalem yukardaki Scrikss'in aynısı gibi dursa da onun da ucu Parker gibi. Sanırım Scrikks 17 diye geçiyor.Annemin bu kalemi ve Parker'ı kullandığını hatırlıyorum. 





Öncelikle Parker'a mürekkep doldurmak istiyorum ama bunu da sanırım Lamy Safari'nin mürekkebi boşalmadan yapmayacağım. Mavi mürekkep güzel olmaz mı? 

Şimdilik çok fazla mürekkebim yok. Bir tane Pelikan siyah bir de Scheaffer Kırmızı mürekkebim var. Ama Zeynep Hanım öyle güzel mürekkeplerle yazıyor ki içim gidiyor. Bir kısmını bulamadım, internnetten almak lazım belki. Bir kısmı da çok pahalı. 130 lira falan yazmışlar. Neee 130 lira mı demek istiyorum.

Siz dolmakalem kullanıyor musunuz? Kullanıyorsanız  tercihiniz hangileri?

Not: Bunca yıldır fotoğraf çekiyorum, hala still life'ı çözemedim. Hala light boxı sevmiyorum. Fotoğrafların kalitesinden de anlaşılıyor zaten değil mi:D

Yorumlar

  1. Merhabalar,
    Yazınız çok sıcak ve içtendi. O en arkadaki altın sarısı ucu olan kalem Senatör bence. Geçen gün bir kırtasiyede buldum 30 TL ye aldım hemen. Ucunda gold plated yazıyordu.sizinki de benim kalemden olsa gerek. Çok benziyorlar çünkü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tezcan bey merhaba,

      Ben bu yorumu şimdi gördüm kusura bakmayın. Bilemiyorum Senatör mü ama ben o kalemi çok sevdim. Hayli ıslak yazıyor, ki bu benim en sevdiğim özellik. Bol mürekkepli. Umarım siz de beğenmişsinizdir kaleminizi. Güle güle kullanın.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r

İçinden Deniz Geçen Şarkılar

Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g