Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r...

Özet Geçeyim

Merhaba; Buraları çook ihmal ettim değil mi? Hele öteki blog toptan gitti gibi. İşlerim çok yoğun ne yapayım? Akademisyenlik çok şizofrenik bir durum bence. Şu aralar tezimle ilgili çalışıyorum ve benim konum öylesine dallanıp budaklandı ki, bir taraftan matematik kitapları, b,r taraftan kaos okumaları, bir yandan da elektrikle ilgili bilgiler falan. Kafam tam çorba analyacağınız. Ama bu kaos işini sevdim, kaotik ruh halime çok uygun. Şimdi burası bir devlet dairesi olduğu için klimamız yok, bırakın klimayı durum öyle acayip ki geçen seneye kadar kendi kişisel bilgisayarımı kullanıyordum. Bana bir bilgisayar vermişlerdi 1.94 gb hafızası vardı, Windows XP 2 gb boş olan istiyordu kurulmak için. Neyse sonuç olarak klimadan çıkıp gelmeye çalıştığım nokta şudur ki ofisim çok sıcak, kapı cam açık rüzgar bile yok. Bu yaz nasıl geçecek hiç bilemiyorum:( Geçen yaz arkadaşımın odasındaydık. O klima taktırmıştı. E diyeceksiniz, ver parasını taktır klima. O da olmuyor işte çünkü odam hayl...

Mahrem Günlük

Topluma bir borcum var. Ne kadar? Toplumun bana ne kadar borcu var? Epeyce fazla. Öder mi? Asla! (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik!) Paul Gauguin, Mahrem Günlük, İthaki Yayınları Syf: 30, 2001 Önemsiz bir sağlık sorunu canımı sıkıyor. Doktora da gittim, bir sıkıntı yok esasında ama bu canımı sıkmasına engel değil. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor resmen. Siz şimdilik bunla idare edin. 

Bu Hafta Dinlediklerim-5

Merhaba; Çok hızlı bir cumartesi ve gayet aheste ama temizliğe boğulmuş bir pazardan sonra bu haftaki müzik seçkimi toparlayabildim anca. Liste gene çok kalabalı değil. Sebebi ise İTÜ radyosu. Çünkü İTÜ Radyosu deneme amaçlı blues ve caz kanalının yayınlarına başlamış, ekim ayında da rutin yayına geçecekmiş. Bilgisayar karşısında olduğum her an onları dinledim, pek beğendim. Dinlemek için sizi şuraya alayım . Evde de radyoda sabah hariç her zaman Joy Fm çalıyor bu aralar. Sabahların sahibi yıllardır değişmedi. Geveze. Gelelim listeye. 1. Jewel - Everytime I see you falling: Zaten kızın sesinde huzur var. Şarkının bir de yanlış hatırlamıyorsam daha sert bir yorumu da vardı ama ben bunu seviyorum. 2. Maroon 5- Payphone: Maroon 5'ı çok seviyorum esasında ama hep aynı şey oluyor, yeni bir parça yaptıklarında radyolarda, orda burda o kadar çok çalıyor ki içim sıkılıyor dinlemekten. Şimdi Payphone'unda bu yaz suyu çıkacak eminim, çıkmadan dinleyelim.  3. Sophie Solena - Se Arr...

Kadından Kentler

2008 yılında okumuştum esasında bu kitabı ama o günden ıhlamurlar her çiçek açtığında aklıma gelir. Aşağıdaki alıntının anlamını merak edeni bu muhteşem kitaba alayım.  Mimozalar, erguvanlar, mor salkımlar, leylaklar, hanımelleri, güller, ortancalar, ıhlamurlar sırasıyla açar.  Murathan Mungan, Kadından Kentler, syf: 35, Metis Yayınları, 2007

Bu Hafta Dinlediklerim - 4

Merhaba; Cuma günü Ülkü Tamer yazısını yazınca programımız da bugüne sarktı. Başlayalım öyleyse.  1. Hindi Zahra - Beautiful Tango: Hindi Zahra dinlerken insanın canı bir taraftan da göbek atmak bile istiyor. Gerçi Beautiful Tango o tür bir şarkı değil ama, pek çok şarkısı hayli eğlenceli. 2. Macy Gray - Sweet Baby: Joy Fm sponsporluğunda yarın bir konser verecek  Macy Gray soul müziğin en güçlü seslerinden biri. Çok sıkı bir dinleyicisi değilim kabul ediyorum ama bu hafta bir kaç kere dinledim diyebilirim. Şu anda en ucuz bilet olan 77 lira bana biraz fazla geliyor ama gidebilecek olanları boğazda müthiş bir performans bekliyordur, kaçırmayın bence. 3. Mishka - Happy: Mishka'yı daha önceden biliyormuşum gibi geliyor ama belki de bilmiyorum emin değilim. Youtube'da ondan ona atlarken denk geldim, Happy'yi çok beğendim. 4. Nouvelle Vague - Love Will Tear Us Apart: Bu konsere galiba gideceğim. Geçenlerde off ne giysem blogunun sahibi Billur bilet çekilişi...

Yaşamak Hatırlamaktır

Ülkü Tamer'i bilmeyeniniz var mı? Bilmiyorsa hemen öğrensin. Ama gene de bilmiyor olduğunuza inanamam. Neden mi? Çünkü bu ülkede Zülfü Livaneli'nin Güneş Topla Benim İçin şarkısını dinlemeyen birisi yoktur da ondan. Bu şarkıyı dinleyen de Ülkü Tamer'in en azından bir şiirini biliyor demektir. Ülkü Tamer'in yaşıyla kıyaslayınca benim onunla tanışmam yıllar öncesine dayanıyor demem çok manasız olacak ama ne yapayım yıllar önce tanıştım ben onunla. O zamanlar Radikal gazetesi Türkiye'deki acayip medya ortamında soluk aldırmıştı insanlara. Gerçekten de güzel haberler yapıyorlar, pırıl pırıl bir gazete çıkarıyorlardı. Radikal'den geçen pek çok yazar oldu, ben o dönemlerde belki ergenlik çağımda falanım. yanlış hatırlamıyorsam çıkış tarihi 1996 çünkü. Perihan Mağden'i de, Ülkü Tamer'i de, bir Ayşe Arman olmaya çalışan ama pek bir şey olamayan Nur Çintay'ı, Mine Kırıkkanat'ı, Türker Alkan ve Hakkı Devrim'i ve pek çoklarını da ben hep Radikal...