Ana içeriğe atla

Bu Hafta Dinlediklerim-1

Merhaba;

Geçtiğimiz ay Açık Radyo'nun internet sayfasında dolanırken program yapmak için başvurabileceğimi fark ettim. Program sözlü veya müzik programı olabiliyordu, düşündüm ve sadece müzik olsun dedim. Ama ne dinleteceğim insanlara? Belli bir çizgim yok. Çok sevdiğim müzikler var, ama altı aylık bir programın altından biraz zor kalkarım ben. Konsept olarak "Bu Hafta Dinlediklerim" olsun ki her tür müziği çalabileyim bari dedim. Şimdi ben işim sayesinde gün boyu istediğim gibi müzik dinleyebiliyorum. Neden? Çünkü kendime ait bir ofisim var ondan. Zaten müziksiz çalışmayı düşünemiyorum bile, işimin en sevdiğim yönlerindne biri de bana sağladığı bu özgürlük olsa gerek. Neyse, günlerce program başvuru metnini yazdım kafamdan. Hatta programımın saatini bile belirledim falan. Sonra ne oldu? Tabi ki başvurmadım. Bazen süper gaza gelirim, sonra yapacak cesareti bulamam. Var böyle bir huyum ne yazık ki. Başvurmadım da, bu konspette aklıma takıldı. O zaman dedim, ben blogda yapayım bunu. Size her hafta o hafta içi dinlediklerimden oluşan biz seçki ile ulaşayım dedim. Bunlar bazen tek bir sanatçının parçalarından da seçmeler olabilir, bazen de karmaşık. Aşağı yukarı 10 parça seçeceğim ki 40-50 dakikalık bir seçki olsun. Ancak şunu belirteyim, ben burada Youtube linklerini koymayacağım. Bunun sebebi ise bazen linkler kırılıyor, video kalkıyor falan, hiç hoş olmuyor görüntü. Arada müzik paylaştğımda gene linkler koyacağım ama sizden ricam eğer dinlemek isterseniz parçaları kendi mp3lerinizden veya tarayıcılarınızdan bulup dinlemeniz olacak. Biliyorum biraz zor olacak ama bir de böyle deneyelim diyorum. 

Bu hafta notlar aldım, 8  tane parça seçmiştim bugüne kadar. Ancak bugün bilgisayarın karşısına oturunca fikrimi değiştirdim. Bugün size başka bir seçki sunacağım. Bugün Yeni Türkü'nün 11 senedir beklediğimiz albümü Şimdi ve Sonra'yı aldım. Twitterdan beni takip edenler biliyor olabilirler, heyecanla bekliyordum. Defalarca dinledim Böyle Gitmez'i. O yüzden de hem radyo programımın ilk başladığı günü Yeni Türkü'ye ayırmakta hiç beis görmedim. Hatta bu hafta aldığımız PEntagram 2012 albümünü bile erteledim bak. O derece yani. 

Senesini hatırlamıyorum ama Maraş'ta yaşadığım dönem. Bu da çocukluğumun ilk beş yılına tekabül eder. Benim çocukluğumdan ilk hatırladığım parça Telli Telli'dir. Annemin kucağına çıkıp vitrinin üstünde duran radyonun sesini açtığımı hatırlıyorum. Annemde çok severdi Yeni Türkü'yü. İlk dinlediğim şarkı Telli Telli ama bu şarkı 1983 çıkışlı Akdeniz Akdeniz albümünde  yer almış, ben zaten 1984 doğumluyum. Olsun. İlk şarkımdır Telli Telli.

Ergenliğime kadar geçen sürede ben Yeni Türkü'yü hep dinledim, benimle beraber onları anlayan tek insan bence sevgili dostum Hande'ydi. Bir gün sınıfta kendi kendime Başka Türlü Bir Şey'i mırıldanırken bir arkadaşımın gelip ne istiyor olabilirsin ki gibi zevzekçe birşeyler söylediğini hatırlıyorum ama bunu kimin söylediğini hatırlamıyorum. Lise birdeyken Eskişehir'e imzaya geldiler, o dönemde cep telefonu daha çok az kişide var, kartlı telefondan annemi aradım, ben Yeni Türkü imzasına gidicem dedim, iyi geç kalma dedi. Doktorlar Caddesi'nde Raksotek vardı o dönemde, imza orada olacak. Gittim ama ne göreyim. Saat 3teki imza 7ye alınmış. Saat 7ye kadar orda bekleyemem annem beni vurur resmen. Telefon etsem de izin vermez o saate kadar sokakta kalmama. Raksotekte kasetlere bakıyorum ama karnım ağrıyor   hırsımdan resmen, yanımda da Sibel diye bir arkadaşım vardı. O sırada Derya Köroğlu mağazanın içinden arka tarafa mı geçti, aşağıdan yukarı mı çıktı bilemiyorum ama bir şekilde oradaydı. Gitsem mi falan diye bakınıyorum, Sibel gitsene kızım ne olacak dedi, koştum peşinden. Ben saat 7ye kadar kalamam şimdi bir imza alabilir miyim lütfen dedim. Derya Köroğlu güldü, nereyi imzalayacağım peki dedi. Yemin ederim kimya defterim vardı yanımda ve ben onu imzalattım. Adam bir kaset getirir yanında değil mi? Yok ama koskoca A4, kareli kimya defterine Derya Köroğlu kocaman bir imza attı. Dünyalar benim oldu. Bu arada bu kadar hayranlığıma rağmen yıllarca hiç konserlerine gidemedim. Resmen kısmet olmadı. Ben Eskişehir'de olduğumda mesela onlar İstanbul'da konserler verdiler, bizimkiler gitti. Ben İstanbul'a geldim, Eskişehir'de konserler verdiler, annemler gitti. Resmen sinir harbi. Neyse sonra sonra artık bu talihsizlikte bitti, defalarca gittim konserlerine. Hatta aldığım tren biletini yaktım, konsere gittim. Özellikle İTÜ konserlerinde Cevriyeeee diye bağıran grup bizdik abi, deşifre oldum işte:) Bir de fotopraf gösterimim de kullanmıştım Yeni Türkü şarkılarını. Ve hayalim şuydu, öyle güzel fotoğraflar çekeceğim ki bir gün, Yeni Türkü benim fotoğraflarımdan da ilham alacak, belki benim fotoğraflarım için de müzik yapacak.Yavaş dimi:)  Neyse bu kadar konuştum artık seçkiye geleyim. 

1. Telli Telli: İlk şarkım tabi ki.

2. Başka Türlü Bir Şey: Kazancakis kokulu gibi sanki Can Yücel'in bu şiiri. Bu şiirle Şehir'i birbirinden ayrı düşünemiyorum, zıtlıklar belki de. 

3. Günebakan: Van Gogh ile de özdeşleşmiş çiçekler. Van Gogh seven Günebakan sever. 

4. Yaprak Dökümü: Sonbahardan.

5. Dönmek: Neresi sıla bize neresi gurbet yollar bize memleket. Sözler zaten belli peki ya o akıp giden beste?

6. Cevriye: Fazla söze ne hacet? Mangaldaki köfteler gibi cayır cayır yaktı bizi Cevriye Hanım.

7. Yedikule: Ben bu şarkıyı çok zor anlamıştım, 10 yaşındayım. Müziğini beğeniyorum da usturyla çizilenleri, bağlamadan taşanları anlayamıyorum. Babama sordum, bunun bir söz sanatı olduğunu anlattı bana. Acaba benzetme ve edebiyatla ilk bilinçli tanışmam da Yeni Türkü ile mi oldu?

8. Canım Arkadaşım: Hande'yi düşündürten şarkıdır, yeri değişmez. Net. 

9. Göç Yolları: Ben Yeni albümündeki halini daha çok beğeniyorum, neden? Çünkü muhteşem bir flüt girişi var ondan. 

10. Çengelköy Olur Masal: Her komşu çocuğu blok flütle içinizi kıydı Bana bir Masal Anlat Baba'nın girişiyle. Peki albümün devamını dinlediniz mi? 

11. İmkansız.: Bu yeni albümden.

Bugün yeni albümü 4. dinleyişim. Kartoneti de gerçekten internette herkesin yazdığı kadar muhteşemmiş. Mutlaka ki koleksiyonunuzda bulunması gereken bir albüm olmuş. Çok çok özlemişiz, zaten geçen hafta Okan Bayülgen'e çıktıklarında da anlaşılmıştı çünkü sahneden inemediler, bizzat Okan Bayülgen bir sürü şarkı çalsınlar istedi. Yeni Türkü iyi ki varmış, iyi ki yoluna hep devam etmiş. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r

İçinden Deniz Geçen Şarkılar

Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g