Artık Zweig'ı çok sevdiğimi bilmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Kadıköy'e gidip İş Bankası yayınevine girince hep elimde en az bir Zweig ile çıkıyorum. Geçen gün de aynısı oldu, bir baktım Olağanüstü Bir Gece ve Yakıcı Sır'ı alıvermişim:)) Bir de zaten Olağanüstü Bir Gece'nin kapağı şu şekilde olunca almamak imkansızdı.
Zweig'in novellaları kısacık bir kitapta çok yoğun bir okuma hazzı sunuyor insana. Genelde aşırı yoğun da oluyor. Hani 70 sayfadan beklenmeyecek şekilde uzun sürüyor okumak. Hikayenin içine girmek zor olabiliyor. Ben mesela bu kitabı okurken taktiksel bir hata yaptım. Metroda, metrobüste okumaya çalıştım ve sonuç olarak hikayeye odaklanmakta bir hayli sıkıntı yaşadım.
Kahramanımız Avusturya'lı bir burjuva. Ailesinden kalan para sayesinde hiç çalışmak zorunda kalmamış ve gününü gün etmiş. Ama bir gün ağır ağır öldüğünü fark ediyor. Artık hiçbir şeyden haz almadığını, her şeyi zorunluluk icabı yaptığını düşünüyor. Bütün tiyatrolar, konserler, insanlarla sosyalleşmeler ve hatta seks. Hepsi tutkusunu kaybetmiş zengin bir adamın yaptıklarına dönüşüyor. Bütün bu iç sıkıntısını sırtında taşırken kahramanımız bir Pazar günü içinden geldiği için Pratern'e gidiyor. Oradaki at yarışlarını izlerken istemeden de olsa bir "suç" işliyor. Ve o suç kahramanımızı tamamen değiştiriyor.
Zweig esasında tam olarak hepimizin hep bildiği ama kabullenemediği bir olgunu altını çiziyor. Her şeye sahip olmak mutluluğu garantilemiyor. Yaşadığını anlayabilmek için yaşamın da heyecan verici olması gerekiyor. Kitap hakkında çok fazla bir şey söylemeden nasıl bir eleştiri yapabilirim bilemedim ama. Artık Zweig'in basit ama etkili olay kurgularından veya ne eksiği ne de fazlası olan dilinden bahsetmemin anlamı yok sanırım.
Bir yerde okudum, umarım yanılmıyorumdur. Zweig karısı ile beraber intihar etmiş (bunu biliyordum). İntihar etme sebebi ise Hitler'in dünyaya yaydığı umutsuzluğun hiç bitmeyeceğini sanmış. Sanırım Zweig'ın sadece yazdıklarından değil, yaşadıklarından da alınacak derslerimiz var.
Kafanızın rahat olduğu, telefonunuzun çalmayacağı bir günde bir iki saatinizi ayırın Olağanüstü Bir Gece'ye. Pişman olmayacaksınız.
Kaynak: babil.com
Kapak hakikatten şahane olmuş.
YanıtlaSildeğil mi?
SilMerhabalar,
YanıtlaSilAvusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig’i ilk olarak ”Satranç” kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:
-Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.
-Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.
‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/olaganustu-bir-gece-romanindan-muhtesem-20-alinti/
Umuyorum ilgiyle okursunuz,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.