Ana içeriğe atla

Güzellik Üzerine

Merhaba;


Bu sıcaklarla nasıl baş ediyorsunuz bilmiyorum ama ben edemiyorum şahsen. Sıkıntı halindeyim. Bir de işim o kadar çok ki, hangisine yetişeceğimi şaşırdım. Onu yaz, bunu oku derken ensemde boza pişme kıvamına geldim. 


Bu yazıyı yazmak için de biraz bekledim açıkçası. Yaklaşık bir ay kadar aldığım ürünleri test edeyim sonra yazarım dedim. İyi bir karar verdiğimi de düşünüyorum. 


Üniversitede 3. sınıftan beri geçmek bilmeyen sivilcelerim var. İşe başlayana kadar da yanaklarımda olmasa da alnımda hayli çoktu sivilcem. Nedense hiç doktora gitmedim. Heralde annem teşvik etmediği içindir. Doktora gitmekten de ölesie korkuyordum zaten. Sivilcelerim sonradan azaldı ama gene de asla tamamı geçmiyor. Neredeyse her zaman yüzümde bir tane sivilce oluyor. Tabi ki bir sivilceye şükür de diyorum. Bu süreçte pek çok ürün kullandım. En çok parayı sanırım Clinique'in 3 adım serisine verdim. Serinin işime yaramadığını anlamakta çok zorlandım. Bir de yüzümdeki bir kaç leke için gene Clinique'in Even Better Clinical ürününü kullanmıştım. Kendisi hayli pahalı bir üründü ve hiçbir işe de yaramadı zaten. Bu yüzden de uzun süredir sadece defne sabunu, soğutulmuş yeşil çay ve Nivea nemlendirici kullanıyordum. Ama geçtiğimiz ay gene de bir doktora görünmeye karar verdim. Doktorun önerisi tabi ki Rouccutane oldu ama benim o kadar yaygın bir sivilce sorunum yok. Zaten yaz aylarında bu ilacı kullanmak zor oluyor, kullanmaya karar verirsen Eylül gibi başlarız dedi. İlacın o kadar çok yan etkisi var ki sivilce sorunum gerçekten de vücuduma ve yanaklarıma yayılmadıkça bu ilacı kullanmayı istemem. İnternette ilaçla ilgili pek çok yorum var, merak ederseniz ufak bir Google araması yardımcı olacaktır. Ama kullanan ve çok memnun olan arkadaşlarım var, sorununuz büyükse hemen doktorunuza başvurun derim. Öte taraftan dışardan yapılan müdahalelerle çok büyük başarı kazanılamadığını da söyledi bana. La Roche Posay, Avene,gibi dermokozmetik ürünlerden bahsetti. Bu arada bir antibiyotik ve birkaç kremde verdi esasında. Ama antibiyotiklerinde kısa bir süre başarılı olduğunu söyledi. Bu yüzden de ben bu ilaçların hiç birisini kullanmadım. Sonuç olarak ben kendimi eczaneye attım. Zaten uzun süredir Avene denemek istiyordum. Akneye meyilli ciltler için olan serisini aldım. 
Temizleyici: Ben esasında jel temizleyicileri çok sevmiyorum, daha çok sabunları seviyorum çünkü çok güzel köpürüyorlar. Ama bu üründe sabun gibi köpürüyor. hatta arındırmak hayli zor oluyor o yüzden çok azı bile yeterli bir temizlik sağlıyor. 
Tonik: Eczanede tonik almanıza gerek yok dedNemlendiriciiler, ki esasında satın alabileceğiniz herşeyi satar kozmetikçiler. Şaşırdım demesen yalan olur. Ama ben seviyorum aldım o yüzden de. Clinique'in toniğini hiç kullandınız mı bilmiyorum ama aşırı alkollü olduğu için inanılmaz temizler cildi. Heralde benim cildimi de yaktı o alkol, işe yaramadığına göre:) Bu tonikte aynı o seviyede bir temizlik sağlıyor. Sanırım alkol içermiyor ki cildim yanmıyor.

Nemlendirici: 40 ml olmasına rağmen yoğun dokusu nedeniyle uzun süre gidebilecek bir ürün. Gece ve gündüz aynı kremi verdiler. Nemlendirişi güzel, ama mesela Nivea2nın da nemlendirişi güzeldi. Aralarında nasıl bir fark var bilemiyorum tabii. 


Termal Su: Bu ürünü bloglarda falan okuyordum ama kimsenin tam olarak ne işe yaradığını anlatabildiğini düşünmüyordum. Daha küçük bir boyunu aldım ben çantamda gezdiriyorum. Yüzünüze su çarpmak gibi oluyor. Hafif bir ferahlık veriyor. Makyajınız bozulmuyor. Ben en çok deniz kıyısında sudan çıkınca kullanmayı sevdim. Tuzlu sudan arınıyor yüzünüz. Haa çok lüzumlu mu? Hayır. Bir parça içme suyuyla yüzünüzü güzelce yıkarsanız da olur. Ama en küçük boyu 12 lira gibi bir fiyata satılıyor. Pahalı değil, eğlenceli bir ürün. Gene alırım bitince.

Sonuç olarak sabah akşam kullanım sonunda Avene'den memnun kaldığımı söyleyebilirim. Sivilcelerimin daha çabuk iyileşmesini sağlıyor. Üstelik daha az sivilce çıkarıyorum ama bu ürünlerle mi ilgili yoksa yaz mevsimi ile mi ilgili bilmiyorum.

Göz çevresi kremlerini de bıraktım, artık sadece buğday yağı kullanıyorum gözlerim için. cildi geriyor, güzel bir etki yaratıyor. Zaten yaşım henüz anti aging ürünleri için genç. Her ne kadar her parfümeriye gittiğimde aa 24 yaşından beri kırışık karşıtı krem kullanılmalı deselerde ben buna inanmıyorum. Zaten kozmetik ürünlerin internet sitelerinde bile anti aging için 30-40 yaş veriliyor. Bizim "güzellik uzmanı" arkadaşların bu basit detayı bile görmezden gelerek bize satmaya çalıştıkları ürünleri düşününce sinir oluyorum zaten.

Bir de önceki gün marketten Rebul'un yaseminli kolonyasını aldım. Nasıl bayık bir yasemin kokusu. Ama ne kadar güzel. Kolonya değil de hafif bir parfüm gibi. Çok beğendim. Keşke fısfıslı bir şişede satsalar, kullanımı daha kolay olur. Hayli kalıcı üstelik, sabah sürünce akşam hala kokusu üzerimde oluyor. O yüzden de elime sürme fikri hoşuma gitmedi sadece.
Son olarak bir de asetonlarla ilgili birkaç satır yazayım. Yıllardır Flormar aseton kullanıyorum. Çok memnunum. Ama zaman zaman markette bulmak zor olduğu için marketteki asetonlardan da alırım. Son aldığım aseton olan Şelale Aseton resmen tırnaklarımı sapsarı yaptı. Bir daha asla almam. 

Herkese iyi haftalar diliyorum. 

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r

İçinden Deniz Geçen Şarkılar

Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g