Ana içeriğe atla

Royal Wedding...

Hepimiz heyecanla bekliyormuşuz resmen Prens William ile Kate Middleton'ın düğününü. Geçen hafta cuma günü  heyecanla oturup düğünü izledik. Kate'in gelinliği, saçı, makyajı, ikinci kıyafeti, herşeyi konuşuldu, yazıldı, çizildi. Eh yeterlik falan da var ama ben eksik mi kalayım dedim. 
Gelinliği ilk gördüğümde hiç beğenmedim. Dedim ki koskoca prenses oldun, bunu mu giydin. Ama sonra fark ettim ki gerçekten de çok zarif bir gelinlik seçmiş kendisi için. Danteli falan sevmiyorum biliyorsunuz, ama bir prensesin de straplez gelinlikle görünemeyeceği gibi bir kural varmış. Bu yüzden de straplez gelinliği kapatmak için tercih edilen danteli çok beğendim. Grace Kelly tarzı vardı evet. Ama gelinliğin üst kısmı çok çok zarif ve güzeldi. Sanırım bu aşırı zariflikte Kate'in belinin olmamasının da çok etkisi vardı bilemiyorum. Ancak bu pozitif fikirlerim ne yazık ki gelinliğin eteği için geçerli olmadı. Bence arka taraftaki pileler ve etekteki işlemeler hoş değildi. Kuyruk boyu ise çok oranlıydı. Leydi Diana'nınki gibi metrelerce değildi.
Gelinlik benim için bile fazlaca vintagedı. Aşağıdaki fotoğrafa bakın mesela. Bu fotoğraf 2011'de de çekilmiş olabilir. 1950'de de. Zamansız bir klasik mi olmuş yoksa fazla mı vintage olmuş derseniz bence fazla vintage, ama dediğim gibi çok zarif ve güzel. 
Bence Kate'in makyajı ve saçı çok çok güzeldi. Zaten normalde de saçları hep açık görünüyor, nikahtaki  saçını da çok beğendim. Çok doğaldı. Makyajını zaten kendisi yapmış bilmeyen kalmadı artık.  Bence Türk kızlarına ders niyetine okutulmalı bu makyaj. Ne kadar hafif, ne kadar güzel. 
Benim esas çok beğendiğim nokta Kate'in takılarıydı. Küpeleri de çok güzeldi, tacı da. Taç 1936 yapımı Cartier'miş ve Kraliçe Elizabeth'in kendi tacıymış. Gerçekten de çok kibardı. Ben evlenirken taç takmamıştım. Prenses miyim ya ne tacı demiştim. Kate'in yerinde olsam tabi ki taç takardım. Here comes the princess:) Bir de çiçeği çok hoştu. Taptaze çiçeklerden yapılmış. Çok kibardı.
Resepsiyonda giydiği elbise de son derece klasikti. Onu tam olarak beğendim mi beğenmedim mi bilemedim. Belindeki kemer belini iyice ortaya çıkarmış ama o kadar zayıf ki içim fena oldu bakamadım:) William'da gece için elbisesini değiştirmiş. Daha hoş tabi ki damatlığından. Bir de çoğu insan beğenmiyor ama bence William'da kardeşi Harry'de kelliği saymazsak son derece hoş adamlar. Annelerine benzemişler sanırım. Ayrıca bir not: Camilla'nın elbisesi ne kadar da fena öyle. 







Şu fotoğrafı da çok beğendim. Çok cana yakın bir foto olmuş gibi geldi bana.
Öpücük olay oldu biliyorsunuz. Buyrun bir daha görelim onu da.






Pippa ve Kate'in annesinin kıyafetleri de çok hoştu. Gerçi nedimenin beyaz giymesine şaşırdım ama olsun. Zaten Pippa günlerdir basını meşgul ediyor biliyorsunuz.  


Açıkçası televizyonda bir yorumcunun dediği çok doğru. Hala 100 yıl öncesinde kalmış gibiler demişti. Evet öyleler. Ama peri masalları da binlerce yıldır anlatılıyor zaten. Ben Kate'i de, William'ı da ve hatta Kraliçe Elizabeth'i de çok şık buldum. Çok zarif bir nikah töreniydi. 
Sonuç olarak onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine. Darısı tüm bekarların başına.







Fotoğraflar: www.justjared.com

Yorumlar

  1. Arkadaşım ben gelinliği ve gelini inanılmaz beğendim malumunuz :) Yalnız çiçeği beğenmedim. Taze çiçek olması çok güzel ama biraz daha büyük çiçekler tercih etseydi daha güzel olurdu diye düşünüyorum. Ama ben halktan sıradan bir insanım tabi. Kız prenses. Ben ne bilirim ki :)

    YanıtlaSil
  2. Ben her bişeyini beğendim bu gelinin.. Gelinliği, tacı, saçı, makyajı, çiçeği, damadı, hepsi pek zarif :) Prenses dediğin böyle olur..

    Ancak kardeşinin çok abartıldığını düşünmüştüm ilk gördüğümde.. Nitekim dün de iç çamaşırlı fotolarını gazetelerde çıkmasıyla şöhreti 1 hafta sürüverdi :D
    "Halktan kız alınca böyle oluyor" demiş kimi çevreler.. Ama halktan beni alsalardı böyle olmazdı mesela :D neden böyle oldu..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MSA'da Pişirdim Evime de Getirdim

Merhaba; Toplanın şöyle etrafıma size çok güzel bir deneyim anlatmak istiyorum. Geçen hafta Seyahatperest Özge 'nin davetine uydum. Mutfak Sanatları Akademisi 'nde İtalyan Yemekleri Workshop'ına gideceğim benimle gelmek isteyen var mı dedi? Yemeklere baktım. Menüde el yapımı deniz mahsüllü fettucine, kuşkonmaz çorbası ve Marble cheesecake, amaretto ve bitter çikolatalı vardı. Kuşkonmaz çorbası ile ilgili bir fikrim yoktu, cheesecake ile zaten aram yok ama deniz mahsüllü fettucine beni can evimden vurdu. Zaten önceki hafta internette birkaç tarif okumuştum ama açıkçası hangisini pişireceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de bu deniz mahsülleri ucuz değil sonuçta. Benim de yemekle çok iyi bir ilişkim olmasına rağmen çok vardır beceremeyip çöpe atmak zorunda olduğum yemekler. O yüzden de bu deniz mahsüllerine hep mesefali yaklaştım. Neyse. Menüyü görünce buna ben gitmeliyim dedim. Sağ olsun Özge'nin kedileri de öyle düşünmüş. Pazartesi workshopa katılmak için benim gid

Beyazlı Kadın

Bir süredir okuduğum kitapları hiç yazmadığımı fark ettim. Hazır Beyazlı Kadın'ı yeni bitirmişken, kütüphanenin rafları arasında kaybolmamışken hemen yazayım bari dedim. Bu kitabı kitap klübümüzde okumuştuk, sanırım 3 kişi aldık sadece. Benden önce Bellanomisma okudu, diğer arkadaşımız okudu mu bilemiyorum. Ben esasında hayli kararlıydım, yazın sahilde okuyacaktım ama son anda aldığım kitaba Uğur el koyunca, (Zeno'nun Bilinci) elimde iki kitapla kalakaldım. Beyazlı Kadın ya da Karamazov Kardeşler.  Hadi dedim madem Bella çook beğendi, alayım raflardan da okuyayım. Wilkie Collins'in bu kitabı ilk gotik ve polisiye roman olarak geçiyormuş. Kitap yayınlandığında İngiletere'de öylesine büyük bir sükse yapmış ki Charles Dickens bile kıskançlık krizlerine girmiş Edward Drood'un Gizemi'ni yazmaya başlamış ama bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Gerçekten de bir gizem olmuş sonu. Beyazlı Kadın İngiltere'de Limmerge Malikanesi'nde yaşayan iki genç kadına r

İçinden Deniz Geçen Şarkılar

Bülent Ortaçgil'e büyük bir aşk besleyen bir insan değilim. Ama yeni albümünün çok başarılı olduğunu okuyunca birkaç yerden ben de aldım. CD'yi alalı neredeyse iki ay oldu. Birkaç dinleme denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Yeterlik sonra belki sakin sakin iyi gelir dedim ama kafam o kadar doluymuş ki hiç anlamamışım. Sonra da kaldırıp bir kenara koydum. Geçenlerde iphonedaki müzikleri değiştirirken bunu da eklemek istedim. Nasıl yaptıysam iki kere Bulutsuzluk Özlemi eklemişim ama Bülent Ortaçgil'i eklemeyi becerememişim. En sonunda tekrar update ettim önceki gece şarkıları. Dün de flüt dersine giderken dinledim bütün albümü. Derse saat 5 gibi gittim. Yürüyerek gideyim bari dedim. Hava ılıktı. Akşam üstünün romantizmi vardı, kulaklarımda da muhteşem melodiler. Bütün parçalarda bir deniz özlemi, balıkçılar, adalar, su altı, balıklar....Yani her parçanın içinden deniz geçiyor. Tadımlık olarak dinleyin ve hemen bu CD'yi edinin bence. Biterken karanfilli çay içiyorum. Mis g