Sabah kalktım, hava sanki kapalıydı. Gene de artık sıkıldım ben ince giyineceğim dedim. Evden çıkınca ne kadar doğru bir karar verdiğimi de anladım. Ne kadar güzel, ne üşüten, ne de pişiren bir hava var dışarda. Tam bahar. Güneş yüzüme vurdukça mutlu oldum. Kulaklıklarımdan Ezginin Günlüğü'nün yeni müzikleri geliyordu. Bu da mutluluğu arttıran bir olaydı. Günaydınnnn yazmak geldi size içimden. Ve sonra fakültenin kapısına geldim. İçim sıkılmaya başladı. Odama girince iyice bir bunaldım. Ödevler, sınavlar... Sanırım buraya katlanamadığım dönemlerdeyim gene. Bir süredir geçmişti, mutluydum. Ama yaklaşık birkaç aydır sürüklenerek geliyorum fakülteye. 2002den beri neredeyse hergün geliyorum. Bıktım, bezdim. Ders, ödev, sınav, daha çok ödev, daha çok ders. Asla öğrenmek istemediğim şeylerle uğraşmak. Öğrenmek istemediğim için yapamamak. düşük not alıp üzülmek.... Bir yandan öğrencilerle uğraşmak... Kopya çekmesene demek. Sınav kağıtlarını saymak. Proje kontrol etmek, arada derse girmek....