Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kitap günü #27 En Sevdiğim Kurgusal Kitap

Bir günü daha atladım ama hepinize merhaba. günler öylesine hızlı geçiyor ki, bu aralar sersem gibiyim. Neyse ki geçen gece size 3 ayrı yazı yazmıştım biliyorsunuz. Pinhani yazım www.tetuli.com'da da yayınlandı. Sorunu ben mi çözdüm editörümüz mü bilmiyorum ama. Bir şekilde çözüldü. Gelelim bugünkü sorumuzun cevabına. Bunun cevabı çok belli. Yüzüklerin Efendisi. Öncelikle kendisi ilk okuduğum fantastik kitaptır. Kurgunun sınırlarını zorlamış,  kurguyu aşmış bitirmiş bir kitap değil mi sizce de? Yahu adam (ki adamdan kastım Tolkien'dir) kitabını yazarken yeni bir coğrafya oluşturmuş. Kurgu demekle bitmiyor yani olay. Bence en iyi kurgulardan birisidir Yüzüklerin Efendisi üçlemesi. Hala okumayan kalmış olamaz ama gene de kalan varsa sakın pas geçmeyin derim.  Tabi ki bir de film yönü var bu kitabın. Filminde eksik kalan birkaç nokta vardı biliyorsunuz ama muhteşem bir film olduğu gerçeğini değiştirmedi bu. (Muhteşem üç film esasında) Kaynak:  http://lordoftheringsonline.nstar

Pinhani

2006 senesinde, Mayıs ya da Haziran ayı olsa gerek. Üniversiteden mezun oluyorum, kafam karma karışık. İş hayatı mı, yüksek lisans mı, akademik kariyer mi diye bir bocalama içindeyim. Bir taraftan da belki de İstanbul'dan ayrılabileceğim düşüncesi bilinç altımdan beni rahatsız ediyor.  Bu sırada bir arkadaşım bak bir grup buldum dinlesene diye bana Pinhani diye bir grubun albümünü verdi. Bir iki kere dinledim. Hiçbir şey anlamadım albümden. Ne biçim müzik bu dedim ve kaldırdım. Bir süre sonra gene elim gitti albüme. Ben şunu bir sağlıklı kafayla dinleyeyim dedim.  O an işte uzun süredir aradığım gibi basit bir müzik bulduğumu anladım. Ne melodisi baskındı ne sözleri. Herşey son derece dengeli gelmişti kulağıma. İstanbul'da isimli şarkıyı dinlerken gülmekten yerlere yattım hatta bir seferinde. Eskişehir-Afyon dolaylarında sapsarı bozkırdan geçiyordum ve kulaklarımda Sinan Kaynakçı "yapamıyorsan sende benim gibi, kaçalım yine bozkırlara" diyordu. Bu çocuk hiç bozkır gör

Kitap Günü #26 En Sevdiğim Kurgusal Olmayan Kitap

Geldik 26. güne. Hayli az kaldı esasında. İtiraf etmeliyim ki bazı sorular beni yordu, bazıları da canımı sıktı. Bazı soruların cevabını hiç düşünmemişim bile. Genelde hep roman okuyorum biliyorsunuz, Kurgusal olmayan kitap diyince bile aklıma gelen kitap bir anı kitabı oldu. Yıllar önce Ülkü Tamer Radikal'de yazardı, Yaşamak Hatırlamaktır diye bir köşesi vardı. Zaten bir tek hafta sonları bir gün yazardı ve ben o köşeyi okumaya bayılırdım. Gaziantep'teki anılar, Eskişehir ve Robert Kolej'deki anıları hep çok hoşuma gitmişti. Sonra Yaşamak Hatırlamaktır kitabını aldım, okudum. Ama kitap bende yoktu. Lise dönemlerinde Eskişehir'de biz genelde kitapları hep kiralayıp okuduk. Geri verdiğimiz içinde elimizde bazı kitaplar yok. Biz diyorum, bizden kastım en yakın arkadaşım Hande. Düşünün ki bayıla bayıla okuduğum Harry Potter'ları bile bu sene satın aldım. Neyse. Yaşamak Hatırlamaktır'ı bu seneki İdefix indiriminden aldım. Elimdeki kitaplar bitince onu da tekrar oku

Kitap Günü #25 Okuldayken Okuduğum Favori Kitabım

Bir günü daha atladım biliyorum ama buna da bahar yorgunluğu mu desek, bahar sarhoşluğu mu? Bir yandan bir anda vücuduma saldıran nezle ile mücadele ediyorum, bir yandan da şu birkaç günlük baharı kaçırmak istemiyorum. Hafta içi gene soğuyacak hava diyorlar. Neyse. Birkaç günlük mola bile yetiyor çoğu zaman.  Okulda okuduğum kitaplar içinde en sevdiğim Charles Dickens'ın Great Expectations kitabıydı. Esasında ben kitabı graded ingilizce şekilde okudum. Ama şu yüzden çok hoşuma gitmişti, ben stage 3-4 seviyesinde okurken kitapları, bu kitap 5ti. Merakımdan okumaya başladım, o kadar hoşuma gitti ki, bu sefer baya sözlükle falan okudum ki tamamını anlayayım hiçbir şey kaçırmayayım. Ben kitabı okuduktan bir süre sonra bir de filmi çıktı. Gwyneth Paltrow, Robert de Niro ve Ethan Hawke'iy oynadığı, günümüze uyarlanmış bir filmdi. Masalsı bir atmosferi vardı. Hem film, hem kitap üst üste gelince gerçekten de en çok keyif aldığım kitap buydu. Esaısnda düşündüm de, ben kitabın orjinalin

Kitap Günü #24 En Sevdiğim Sahneyi İçeren Kitap

İyi geceler. Bu soru çok zormuş ama diye ağlayarak başlamak istiyorum ben bu posta. Genelde kitapları çok detayları ile aklımda tutmuyorum, tutamıyorum demek daha doğru ama en sevdiğim sahne için biraz düşünüce buldum sonunda. Harry Potter'ın 5. kitabı Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda bir sahne vardı. Esasında acıklı bir sahneydi, Harry Potter kitaplarının da en kötüsüydü bu kitap ama Sirius Black'in öldüğü, Kehanet Odasında geçen sahne bence çok çok iyi yazılmış, çok başarılı bir sahneydi. Filmde de hayli güzel kotarılmış bir ahneydi. Tamamen kafamda canlandığı gibiydi.  Vücuduma saldıran mikroplarla savaş halindeyim burun tıkanıklığı, boğaz ve baş ağrısı. Kusura bakmayın bugün baştan savma oldu resmen.

Kitap günü #23 Aslında Bitirmediğim Kitap

Dikkat. Bu yazı Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına isimli kitabı hakkında ağır spoiler içerir. kitabı okumadıysanız, okumayı düşünüyorsanız bence bu yazıdan uzak durun.  Bugünkü soru okumadığımız ya da aslında bitirmediğimiz halde okudum dediğimiz bir kitabı soruyor. Ben okumadan hiçbir kitaba okudum demedim ama tam anlamıyla bitirmediğim halde ben o kitabı okudum dediğim bir kitap var. O da Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına kitabı. Kitap hayli kalın. 744 sayfa. Ben elimde aynı anda 2-3 kitap okumayı da pek sevmem, hadi iki kitap olsun ama iki roman olmasın mesela. Neyse, bu da demek oluyor ki kitaplarımın öncelikle çantamda taşınacak insani bir kalınlığı olmalı. Hadi o yoksa bile kitap fazlasıyla sürükleyici olmalı ki eve gelince okumak isteyeyim. Esasında Vedat Türkali'yi çok severim. Kayıp Romanlar ve Mavi Karanlık'ı soluk soluğa okudum. Ama bu kitapta tıkandım nedense. Belki çok üstü üste aynı şeyleri okudum diye, çünkü o sıralar İdefix'te sağlam indirim

Kitap Günü #22 Sırada Okuyacağım Kitap

Arada bir günü atladım ama idare ediverin artık zaten şunun şurasında bir hafta daha kaldı oyunun bitmesine:) Benim sırada okuyacağım kitap listesi kalabalık, geçen gün saydım 11 kitap var evde alınmış ve sıraya girmiş. Hangisini okuyacağım ise bir belirsizlikler silsilesi tabi ki. Kafama göre, psikolojime göre değil mi:) Ama bir tane de planlı olarak bekleyen ve ilk sıraya giren kitap var. O da Nadine Gordimer'in July'nin İnsanları kitabı. Bu sene kitap klübümüz için her ay bir ülkenin edebiyatında seçim yaparak okuduğumuzu söylemiştim. Bu ay sıra Güney Afrika'da. Kendi adıma, hiç Güney Afrika'dan bir yazarla tanışmamıştım ama yazın gittiğim Afrika seyahati beni benden aldı. Bu yüzden de listeye Güney Afrika'da eklensin diye Uğur'u manipüle ettim kabul ediyorum. Herkes bir ülke seçiyordu, Uğur'a baskı kurdum sen Güney Afrika'yı al diye. O da beni kırmadı sağ olsun. Afrika'nın ktiapları da kanlı ve acılı dönemlerle ilgili tabi ki. Sömürü, baskı hep

Kitap Günü #21 Favori Resimli Çocukluk Kitabım

Evet geldik 21. güne. Nereden baksan bitirdik sayılır bir ayı. Günü gününe yazmaya çalışmak zormuş gerçekten de.  Bugünkü sorumuz favori resimli çocukluk kitabım. Bunun cevabı pek çoğumuz için bir bence. Kesinlikle Ayşegül. Esas adı ile Martine. Pek çok ülkede yayınlanan bu çocuk kitaplarının çıkışı Marcel Marlier ve Gilbert Delahaye isimli yazar ve çizere dayanıyor. İlki 1954 yılında yayınlanmış. Yayınlandığı ülkelerin bazılarında bizdeki gibi yerel isimler almış, bazılarında Martine olarak kalmış. Çizimlerin güzelliği, hikayelerin basitliği ve öğreticiliği çok başarılıydı bence. Benim Ayşegül kitaplarım hala duruyorlar. Bir kısmını kardeşim karalamiş ama olsun. Evlenirken annem hepsini toplayıp evime getirdi. Ben de kendi çocuğuma okutacağım. Erkek çocuklarının ilgisini çekmiş miydi acaba Ayşegüller? Çocukluğunda Ayşegül okuyan erkekler varsa el kaldırsın.  Bu arada Yapı Kredi Yayınları da Ayşegül'leri yeniden basmış, Küçük çocuklar için kaçırılmaz bir fırsat. En sevdiğim resim

Kitap Günü #20 Defalarca Okuduğum Kitap

Size bu sorunun cevabını daha önce verdim esasında. Çoğu Jules Verne olmak üzere defalarca okuduğum kitaplar var ama içlerinde en çok defalarca okumaktan keyif aldığım kitap kesinlikle Küçük Kadınlar'dı. Tekrar tekrar aynı şeyleri anlatmayayım sizi önceki yazıya alayım ben. Burdan buyrun.  Peki Gazella yarışmasında bana oy verdiniz mi? 3 oyunuza da talip olduğumu söylemiştim değil mi?

Kitap Günü #18 Sevmekten Utandığım Kitap ve #19 Beni Baştan Çıkartan Kitap

İki günlük bir postla daha karşınızdayım. Cuma gecesi ufak bir meyhane artamına girdik, eve gelince direk vurup kafayı yattım. Şimdi iki günlük yazayım gene. Öncelikle sevmekten utandığım kitabı söyleyeyim size. Bunlar bir kaç tane esasında ama en fenası snaırım İpek Ongun'un "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" serisi. Bu kitaplar ilk yayınlandıkları dönemde ben de ergenlikteyim, tabi ki bir genç kızın ağzından yazılmış günlükleri okumak çok hoşuma gidiyordu. Serra'nın İstanbul'daki evi muhteşemdi. Sırma isimli çılgın bir kuzeni vardı. Cüneyt miydi neydi aşık olduğu bir çocuk vardı. Anneannesi ve dedesi bunu çok seviyor falan. Ve de Serra'nın hayatındaki tek dert annesi ve babasının ayrılması. Ama böyle travmatik bir iş değil, biraz üzülüyor falan sonra hemen kabulleniyor. Çok olgun bir kızımız. İstanbul'daki okulunda insanlara alışmaya çalışıyor ama bir grup arkadaşı otellerde çaylara gidiyor falan. Ben o dönemde bunu biraz yadırgamıştım. Biz Eskişehir'de

Kitap Günü #16 & #17 Okuduğum En Uzun ve En Kısa Kitaplar

Dün Uğur'un abisinin doğum günüydü, akşam geç saatlere kadar çılgınca parti yaptık:) Parti o kadar çılgındı ki 3 tane pasta vardı düşünün. Herkes birbirinden habersiz pasta almış neredeyse evde kişi başı yarım pasta düşüyordu. Esasında düşündüm de neredeyse değil 6 kişiydik 3 pasta vardı. Pasta yemekten o kadar sarhoş oldum ki gelince yazamadım diyebilirim.Üstelik eve gelince tezimle ilgili de çalışmam gerekiyordu. Neyse bu kadar mazeret yeter. Şimdi öncelikle okuduğum en uzun kitaba gelelim. Kütüphanede çeşitli kitapları karşılaştırdım ve buldum. Adaylarım şunlardı: Paris Düşerken, Zemberekkuşunun Güncesi, Cevdet Bey ve Oğulları, Kayıp Romanlar. Bir de kütüphanemde Tutunamayanlar var ama dürüst oalyım onu bitiremedim ben. Teker teker sayfalarına bakınca gördüm ki en uzunu Zemberekkuşunun Güncesi imiş. İmkansızın Şarkısı'ndan sonra bir zaman Murakami çılgınlığı yaşadım ama ne yazık ki Zemberekkuşu bana beklediğim hiç birşeyi vermedi. Tam 738 sayfalık bir çileye dönüştü kitap be

Kitap Günü #15 Okuduğum İlk Bölümlü Kitap

Merhaba; Resmen yarısına geldik kitap oyunumuzun:) Bugünkü sorum ilk okuduğum bölümlerden oluşan kitap. Hatırladığım ilk kitap (esasında tam bir romandan bahsediyor sanırım) Charles Dickens'ın David Copperfield kitabı.  4. sınıfta olduğumu ve hatta Eskişehir'den trenle İzmir'e gittiğimizi hatırlıyorum. Trende de okumuştum çünkü. Eskişehir-İzmir tren seferi çekilmezdir bilir misiniz bilmem. Tren önce Balıkesir'e gider, sonra İzmir'e. Toplamda 12 saat falan sürer. Tamam tren severim ama otobüsle 6 saat sürerken bu yol neden annemler ben çocukken hep treni tercih ettiler hiç anlamam. Yol o kadar uzun olunca ben de kendimi David Copperfield'in acılarına vurmuşum demek ki. Kendimi hayli yetişkin hissettiğimi hatırlıyorum.David Copperfield'i daha sonra İngilizce dersim için de okumuştum. Charles Dickens romanlarında hep bir acı, dram varmış gibi gelir bana her zaman. Oysa ki en dramı Oliver Twist ve David Copperfield sanki. Büyük Umutlar, Noel Şarkısı, Antikacı

Kitap Günü #14 Evlenmek İstediğim Roman Kahramanı

Prince Charming kim diye soruyor yahu bu soru resmen:) Benim Prince charmingim Jane Austen'in Pride and Prejudice kitabındaki Mr. Darcy tabi ki. Sevgili arkadaşım Bellanomisma'da yeteri kadar takdir edecektir bu görüşümü heralde. Mr. Darcy biraz inatçı bir karakterdi ama nasıl centilmen, nasıl kibar, nasıl aşık. .... Üstelik o dönemde İngiltere'de balolar, bahçeler, gezintiler arasında tamamiyle de büyük bir romantizm yaşanabilirdi. Ben Elizabeth kadar inatçı olup lafta sokmazdım kendisine.  Şimdi söyleyin lütfen onunla evlenmeyelim de kiminle evlenelim:) Yalnız benim kafamdaki Mr. Darcy Matthew Macfadyen'in oynadığı Mr. Darcy değil, benim hayalimde de tip olarak aynı Colin Firth. Colin Firth'ün oynadığı diziyi izlemedim henüz ama bence o role de ancak Colin Firth yakışırdı. Gerçi kabul ediyorum ki biraz yaşlı ama neyse:)

Kitap Günü #13 Bana En Çok Benzeyen Kitap Karakteri

Bana en çok benzeyen kitap karakteri bir insan değil esasında. O bir kuş. Tanımadığınız bir kuş değil üstelik. O Jonathan Livingstone. Richard Bach'ın Martı kitabının kahramanı. Jonathan diğer martılardan farklıydı, çünkü hayatı keşfetmek istiyordu. Daha yukarda uçmak, sürünün dışında olmak, daha farklı dalış teknikleri geliştirmek istiyordu. Hani ben sürüden çok ayrıyım, ben sizden çok farklıyım demek için yazmıyorum bunu ama standart insan ideallerinden farklı ideallerim var hayatta. Bir gün çok enteresan bir şey yaşadım. Yani bence enteresandı. Yüksek lisans dönemleri galiba, bir yandan hiç ilgimi çekmeyen bir ödevle boğuşuyorum, bir yandan da Atlas Dergisi'nde Hakan Öge'nin yelkenli ile dünya seyahatini okuyorum. Okudukça da bilgisayar başında yaptığım işten daha da çok nefret ediyorum. Bana göre yelkenli ile açılmak, denizin kokusunu yüzünde hiseetmek, yelkenlinin ipini çekerken elinin kanaması, akşam yemeği için arka tarftan olta sallayıp balık tutmak, fırtınada b

Kitap Günü #12 Benim Hayatıma En Çok Benzeyen Kitap

Bu sorunun bence edebiyat dünyasında bir karşılığı yok. Hayır bence iyiki de yok. Kim üniversite, iş hayatı, falan gibi standart bir hayatı olan insanın günlerini okumak ister ki? Çoğu zaman hayatımdaki en büyük heyecan treni kaçırırsam en az 15 dakika tren bekleyeceğim oluyor düşünsenize:) Ama hayatımı birebir değil de genel olarak benzettiğim bir ktiap varsa o da Murakami'nin İmkansızın Şarkısı kitabı. Bu kitapta da hayatta ordan oraya sürüklenen insanları anlatıyordu esasında. Ben de ne yazık ki çoğu zaman bir yaprak gibi ordan oraya savrulduğumu hissediyorum. Önümü çoğu zaman göremiyorum. Bunda en büyük etkene meslek hayatım. (Bu başka bir yazının konusu olsun) Bu yüzden de benim hayatıma en çok benzeyen kitabın bu olduğunu düşünüyorum. Peki size bir soru: Gazella turizmin yarışması için bana oy verdiniz mi?  Vermediyseniz verir misiniz?  https://apps.facebook.com/uckitabirblogger/index.php?id=132

Desteğinize İhtiyacım Var

Sevgili okuyucularım sizden bir ricam var. Gazella Turizm'in düzenlediği 3 Kıta 1 Blogger yarışmasında diğer blogum (sezenyildirim.blogspot.com)'da yarışıyor. Halk oylamasını geçen 10 bloggerın arasına girebilirsem sonrası benim kalemimin kuvvetine bakacak. Bir kişi 3 oy verebiliyor, 3 oyunuzu da bana verebilirsiniz bence hiç sakıncası yok:) Yarışmaya oy verebilmek için sağ tarfta gördüğünüz bannera veya aşağıdaki linke tıklayıp sezenyildirim.blogspot.com'un yanındaki sarı yıldıza tıklamanız gerekiyor. Böylece belki de hayalimdeki ülkeyi görmeye ben gidebilirim ne dersiniz? Linke tıkladığınızda sizi bir Facebook uygulamasına yönlendiriyor, uygulamaya bir kere izin verip oy kullandıktan sonra uygulamayı eğer istemiyorsanız ayarlar kısmında kapatabilirsiniz. Bir de bunu mümkün olduğunca insana yayabilirseniz, mesela herkes bir arkadaşını bana oy vermeye ikna etse. Muhteşem olur bence:) Sevgiler.

Kitap Günü #11 En Sevdiğim Yazardan Bir Kitap

En sevdiğim yazar kim diye düşündüm, düşündüm, düşündüm en sonunda buldum. Esasında kolay bir soru değilmiş. Zaman zaman bazı yazarlara takarım, sadece onun kitaplarını okurum, o dönem de en sevdiğim yazar olur. Ama neredeyse her kitabını iki kere okudğumi bazılarını daha bile çok okudğum yazarı buldum sonunda. Tabi ki daha önce size bu yazarın ipuçlarını verdim değil mi? JULES VERNE!!! Jules Verne öncelikle müthiş hayallerin adamı. Aya Yolculuk, 80 Günde Devri Alem, İnatçı Keribar kitapları benim için en önemli kitapları sanırım. Robenson Amca'yı daha önce anlatmıştım zaten. Peki Jules Verne kitapları içinden size neyi seçtim derseniz ben size Aya Yolculuk'u seçtim. Çocukken astranot olmak istedim hep. Teleskop istedim, uzayda süzülmek istedim. Evet Aya Yolculuk benim aradığım fantaziydi tam da. Daha sonra büyüdüğümde kitabın çocuklar için olmayan normal bir versiyonunu tekrar okudum. (İthaki Yayınları bütün Jules Verne kitaplarını tekrar bastı, 5 lira gibi komik bir rakama

Kitap Günü #10 Hayatımı Değiştiren Kitap

İyi geceler; Biraz 12'yi geçti saat ama sayılmaz henüz bence:) Mart ayı geldi. Kar yağıyor tabii, bence yağsında sorun değil. Ama ufaktan bir bahar kıpırdanması da yok mu bünyelerde? Bence var. Neyse konumuza dönelim. Bugün hayatımı değiştiren kitabı konuşacağız. Esasında bu soruyu  biraz manasız buldum. Her kitap içimize işler, hayatımıza irili ufaklı izler bırakır. Yani her kitap hayatımızı değiştirir. Hayatımı değiştirdi diyeceğim kitap ne olabilir diye düşününce son zamanlarda okuyup çok etkilendiğim iki kitap geldi aklıma. Birincisi Murakami'nin İmkansızın Şarkısı kitabıydı. Detaylarını şurada anlatmıştım zaten. İmkansızın şarkısı saflığı ve kırılganlığıyla içime işledi. Umudun hep olabileceğini düşündürttü, olmadığı yerde insanların sarsılacağını çok yalın bir biçimde gözler önüne serdi. Diğer bir kitapsa İmkansızın Şarkısı'na yakın bir zamanda okudğum Patti Smith'in Çoluk Çocuk kitabı oldu. Çoluk Çocuk'ta hayallerinden asla vazgeçmemen gerektiğini, çok çal